لوطیی دب برد شب در انبهی ** خشتها را نقل کرد آن مشتهی
Bekarlardan bir oğlancı, gece vakti kalabalığın içinden kalktı. Yavaş, yavaş yürüdü. İştahlı bir halde oğlanın yanına gelip kerpiçleri bir tarafa koydu.
دست چون بر وی زد او از جا بجست ** گفت هی تو کیستی ای سگپرست
Çocuğa elini uzatınca çocuk, yerinden sıçradı. Hey dedi, a köpeğe tapan kimsin sen?
گفت این سی خشت چون انباشتی ** گفت تو سی خشت چون بر داشتی 3850
Bu otuz kerpici neye buradan aldın? Herif dedi ki: Sen ne için o otuz kerpici yığdın?
کودک بیمارم و از ضعف خود ** کردم اینجا احتیاط و مرتقد
Oğlan dedi ki: Hastayım zayıfım. Yatarken ihtiyata riayet ettim.
گفت اگر داری ز رنجوری تفی ** چون نرفتی جانب دار الشفا
Herif, hastaysan, hastalıktan hararetlendiysen neden hastaneye gitmedin?
یا به خانهی یک طبیبی مشفقی ** که گشادی از سقامت مغلقی
Yahut bir esirgeyici hekimin evine varmadın? Gitseydin hastalıktan kurtulurdun.
گفت آخر من کجا دانم شدن ** که بهرجا میروم من ممتحن
Çocuk dedi ki: Ben de bilmem nereye gideyim? Nereye gidersem bir derde uğruyorum.
چون تو زندیقی پلیدی ملحدی ** می بر آرد سر به پیشم چون ددی 3855
Senin gibi bir zındık, bir pis, bir dinsiz herif, başucuma yırtıcı canavar gibi gelip dikiliyor.
خانقاهی که بود بهتر مکان ** من ندیدم یک دمی در وی امان
En iyi bir yer olan tekkede bile bir an olsun aman bulmadım.
رو به من آرند مشتی حمزهخوار ** چشمها پر نطفه کف خایهفشار
Bir avuç bulgur aşıyla geçinmeye çalışan derviş, gözlerinden meni akarak, elleriyle hayalarını sıkarak bana yüz tuttu.
وانک ناموسیست خود از زیر زیر ** غمزه دزدد میدهد مالش به کیر
Namuslu oldun mu gizli, gizli bakar aletleriyle oynarlar.
خانقه چون این بود بازار عام ** چون بود خر گله و دیوان خام
Tekke böyle olursa artık halkın pazarı, eşek sürüsü ve hamların divanı nasıl olur? Var kıyas et.
خر کجا ناموس و تقوی از کجا ** خر چه داند خشیت و خوف و رجا 3860
Eşek, nerde, namus ve takva nerede? Eşek, korkuyu, ürkmeyi, ricayı ne bilir?
عقل باشد آمنی و عدلجو ** بر زن و بر مرد اما عقل کو
Akıl kadının da emniyet ve adaletini diler, erkeğin de. Fakat akıl nerede?
ور گریزم من روم سوی زنان ** همچو یوسف افتم اندر افتتان
Tutar, bu sefer de kadınlara kaçarsam Yusuf gibi sınamalara, fitnelere düşerim.
یوسف از زن یافت زندان و فشار ** من شوم توزیع بر پنجاه دار
Yusuf, kadın yüzünden zindana düştü, sıkıntılara uğradı. O bile böyle olursa artık ben, elli kere darağacına çekilirim.
آن زنان از جاهلی بر من تنند ** اولیاشان قصد جان من کنند
Kadınlar, bilgisizliklerinden bana saldırdılar. Erkekler canıma kastederler.
نه ز مردان چاره دارم نه از زنان ** چون کنم که نی ازینم نه از آن 3865
Hasılı ne kadınlardan kurulabiliyorum ne erkeklerden. Ne yapayım bilmem? Ne bunlardanım ben, ne onlardan!
بعد از آن کودک به کوسه بنگریست ** گفت او با آن دو مو از غم بریست
Ondan sonra oğlan, köseye baktı, dedi ki: O çenesindeki o iki kılla dertten kurtuldu gitti.
فارغست از خشت و از پیکار خشت ** وز چو تو مادرفروش کنک زشت
Kerpiçten de kurtuldu, kerpiç kavgasından da, hatta senin gibi bir kahpe oğlu çirkin kart oğlanın saldırışından da.
بر زنخ سه چار مو بهر نمون ** بهتر از سی خشت گرداگرد کون
Gösteriş için olsun çenede bulunan kaç dört kıl, adamın arkasına çepeçevre yığılan otuz kerpiçten hayırlıdır.
ذرهای سایهی عنایت بهترست ** از هزاران کوشش طاعتپرست
Tanrı inayetinin bir zerresi, itaat ve ibadetinden yeğdir.
زانک شیطان خشت طاعت بر کند ** گر دو صد خشتست خود را ره کند 3870
Çünkü şeytan itaat kerpicini alır, hatta iki yüz tuğla olsa yine kapar, kendine yol açar.
خشت اگر پرست بنهادهی توست ** آن دو سه مو از عطای آن سوست
Her yanın kerpiçle dolu olsa yine o kerpiçler senin tarafından konmuştur. Fakat o iki üç, kıl, Tanrı vergisidir.
در حقیقت هر یکی مو زان کهیست ** کان اماننامهی صلهی شاهنشهیست
Hakikatte o kıların her biri bir dağdır. Çünkü o, padişahların padişahının bir aman fermanıdır.