- 
		    لیک خادع گشته و مانع شد ز جست  ** ز آب شیرینی کزو صد سبزه رست 
- Yalnız bir hiledir düzer, yüzlerce yeşillik bitiren tatlı suyu araştırmaya mani olur.
- 
		    همچنین هر زر قلبی مانعست  ** از شناس زر خوش هرجا که هست 
- Her kalp altın da tıpkı bunun gibi nerede iyi ve güzel altın varsa onu araştırmaya mani kesilir.
- 
		    پا و پرت را به تزویری برید  ** که مراد تو منم گیر ای مرید 
- Ey mürit, senin muradın benim, beni al diye hileyle kolunu kanadını keser.
- 
		   گفت دردت چینم او خود درد بود  ** مات بود ار چه به ظاهر برد بود    4310
- Senin derdini ben çekerim der ama o dert değildir, tortudur. Görünüşte sana tabidir ama hakikatte seni alt eder.
- 
		    رو ز درمان دروغین میگریز  ** تا شود دردت مصیب و مشکبیز 
- Yürü yalancı dermandan kaç da derdin, sana derman olsun, iyileşsin, miskler saçsın.
- 
		    گفت نه دزدی تو و نه فاسقی  ** مرد نیکی لیک گول و احمقی 
- Bekçi, evet; sen ne hırsızsın ne kötü bir adam. İyi adamsın ama aptalsın, ahmaksın.
- 
		    بر خیال و خواب چندین ره کنی  ** نیست عقلت را تسوی روشنی 
- Bir rüyaya inanmış, bir hayale kapılmış, bu kadar yol aşıp buralara gelmişsin. Aklın yok galiba.
- 
		    بارها من خواب دیدم مستمر  ** که به بغدادست گنجی مستتر 
- Ben yıllardır biteviye Bağdat’ta bir define var,
- 
		   در فلان سوی و فلان کویی دفین  ** بود آن خود نام کوی این حزین    4315
- Filan yerde, filan mahallede gömülüdür diye görürüm, der demez adam kendine geldi. Çünkü bekçi, kendisinin mahallesini söylüyordu.
- 
		    هست در خانهی فلانی رو بجو  ** نام خانه و نام او گفت آن عدو 
- Bekçi sözüne devam etti: Yürü derler, filanın evinde o define. Adam büsbütün ayıldı. Çünkü o düşman, kendisinin evini ve adını söylemekteydi.
- 
		    دیدهام خود بارها این خواب من  ** که به بغدادست گنجی در وطن 
- Bekçi söylüyordu: Ben defalarca bu rüyayı gördüm. Bağdat’ta böyle bir define var dediler de,
- 
		    هیچ من از جا نرفتم زین خیال  ** تو به یک خوابی بیایی بیملال 
- Bu hayale kapılıp yerimden bile kıpırdamadım. Sense hiç usanmadan bir rüyaya kapılıp buralara kadar geliyorsun.
- 
		    خواب احمق لایق عقل ویست  ** همچو او بیقیمتست و لاشیست 
- Ahmak adamın rüyası da aklınca olur; aklı gibi değersizdir, bir şeye yaramaz.
- 
		   خواب زن کمتر ز خواب مرد دان  ** از پی نقصان عقل و ضعف جان    4320
- Bil ki aklı ve ruhu da zayıf olduğu için kadının rüyası, erkeğin rüyasından daha aşağıdır, daha değersizdir.
- 
		    خواب ناقصعقل و گول آید کساد  ** پس ز بیعقلی چه باشد خواب باد 
- Aklı kıt ve ahmak adamın rüyasında bir kıymet olmaz. Akılsızlıktan ne çıkar? Yel gibi bir rüya!
- 
		    گفت با خود گنج در خانهی منست  ** پس مرا آنجا چه فقر و شیونست 
- Adam kendi kendine, define evimdeymiş de neden yoksulluktan feryad ederim?
- 
		    بر سر گنج از گدایی مردهام  ** زانک اندر غفلت و در پردهام 
- Definenin başında yoksulluktan ölüyormuşum. Ne kadar da gaflet içindeymişim, ne kadar da perde ardındaymışım, gözüm örtülüymüş, dedi.
- 
		    زین بشارت مست شد دردش نماند  ** صد هزار الحمد بی لب او بخواند 
- Bu muştuluktan sarhoş oldu, derdi kalmadı. Dilsiz, dudaksız yüz binlerce hamd okudu.
- 
		   گفت بد موقوف این لت لوت من  ** آب حیوان بود در حانوت من    4325
- İçinden nasibine ermek için bu sıkıntıya uğramam lazımmış. Halbuki abıhayat, benim meyhanemdeymiş.
- 
		    رو که بر لوت شگرفی بر زدم  ** کوری آن وهم که مفلس بدم 
- Yürü, ben yüce bir nimete nail oldum. Kendimi müflis sanıyordum, o körlüğe rağmen bu nimeti buldum.
- 
		    خواه احمقدان مرا خواهی فرو  ** آن من شد هرچه میخواهی بگو 
- İster bana ahmak de, ister aşağılık bir adam. O define benim oldu ya, sen dilediğini söyle.
- 
		    من مراد خویش دیدم بیگمان  ** هرچه خواهی گو مرا ای بددهان 
- Ben şüphesiz olarak muradımı gördüm. A kötü ağızlı, sen ne istersen söyle.
- 
		    تو مرا پر درد گو ای محتشم  ** پیش تو پر درد و پیش خود خوشم 
- Ey ulu er, sen bana dertli de. Sence dertliyim ama kendimce hoşum ben.
- 
		   وای اگر بر عکس بودی این مطار  ** پیش تو گلزار و پیش خویش راز    4330
- Eğer bu iş aksine olsaydı da sana gül bahçesi, bana hor hakir bir yet kesilseydi ne yapardım, vay bana dedi.
- 
		  مثل 
- Örnek
- 
		    گفت با درویش روزی یک خسی  ** که ترا اینجا نمیداند کسی 
- Aşağılık bir adam, bir gün yoksulun birine dedi ki: Burada seni kimse bilmiyor.