Elbette hâtıra ve düşünce zerreleri, hakikatlar güneşine karşı görünecek.
حکایت آن صیادی کی خویشتن در گیاه پیچیده بود و دستهی گل و لاله را کلهوار به سر فرو کشیده تا مرغان او را گیاه پندارند و آن مرغ زیرک بوی برد اندکی کی این آدمیست کی برین شکل گیاه ندیدم اما هم تمام بوی نبرد به افسون او مغرور شد زیرا در ادراک اول قاطعی نداشت در ادراک مکر دوم قاطعی داشت و هو الحرص و الطمع لا سیما عند فرط الحاجة و الفقر قال النبی صلی الله علیه و سلم کاد الفقر ان یکون کفرا
Bir avcı,kuşlar kendisini ot sansınlar diye otlara,çimenlere bürünmüş,başına da külâh gibi gül ve lâleler koymuştu. Akıllı bir kuş,ben bu çeşit çayır,çimen görmedim,bu insan olsa gerek diye ondan bir koku almıştı ama tam değil .Çünkü bu ilk şüphesi, katî değildi ,ikinci şüphesi daha katî oldu,yani hayır,hayır dedi, herhalde çayır,çimen olmalı.Bu şüphe hırs ve tamahtan gelmişti.Hırs ve tamah hele ihtiyaç ve yoksulluk zamanı pek müşküldür.Peygamber , ” Az kaldı yoksulluk küfür oluyordu ” demiştir.
رفت مرغی در میان مرغزار ** بود آنجا دام از بهر شکار 435
Bir kuş, çayırlığa gitti. Orada da av için bir tuzak vardı.
دانهی چندی نهاده بر زمین ** وآن صیاد آنجا نشسته در کمین
Avcı yere birkaç tane saçmış, kendisi de orada pusuya sinmişti.
خویشتن پیچیده در برگ و گیاه ** تا در افتد صید بیچاره ز راه
Biçare avı yakalamak için kendisine yaprakları ,otları sarmıştı.
مرغک آمد سوی او از ناشناخت ** پس طوافی کرد و پیش مرد تاخت
Bir kuşcağız onu tanımayıp geldi, adamın etrafında dönüp dolaştı.
گفت او را کیستی تو سبزپوش ** در بیابان در میان این وحوش
Sen kimsin ki dedi, böyle yeşiller giyinmişsin, bu vahşi hayvanlar içinde ovada oturup duruyorsun.
گفت مرد زاهدم من منقطع ** با گیاهی گشتم اینجا مقتنع 440
Adam, bir zâhidim dedi, dünyadan elimi ayağımı çektim, burada otlarla kanaat edip gidiyorum.
زهد و تقوی را گزیدم دین و کیش ** زانک میدیدم اجل را پیش خویش
Zahitliği kendime yol yordam yaptım. Çünkü ecelimi önümde görmekteyim.
مرگ همسایه مرا واعظ شده ** کسب و دکان مرا برهم زده