-
هیچ ممکن نه ببحثی لب گشود ** لیک جان با جان دمی خامش نبود 4590
- Hiçbir bahiste ağız açmanın imkânı yoktu. Fakat, can, canla bir an bile konuşmadan kalmıyordu.
-
آمده در خاطرش کین بس خفیست ** این همه معنیست پس صورت ز چیست
- Hatırına pek gizli olarak şöyle bir şey geldi: Bunlar, hep mâna işi peki, suret nedir?
-
صورتی از صورتت بیزار کن ** خفتهای هر خفته را بیدار کن
- Bu suret, öyle bir suret ki seni suretten usandırır. Bu öyle bir uyuyandır ki her uyuyanı uyandırır.
-
آن کلامت میرهاند از کلام ** وان سقامت میجهاند از سقام
- Sözün, insanı sözden kurtarır. Hastalığın, hastalıkları giderir.
-
پس سقام عشق جان صحتست ** رنجهااش حسرت هر راحتست
- Aşk illeti, sıhhatin bile canıdır. Aşkın eziyetleri, her rahatın hasret çektiği eziyetlerdir.
-
ای تن اکنون دست خود زین جان بشو ** ور نمیشویی جز این جانی بجو 4595
- Ey beden, artık elini candan yıka. Yıkayamı-yorsan bu candan başka bir can ara.
-
حاصل آن شه نیک او را مینواخت ** او از آن خورشید چون مه میگداخت
- Hâsılı padişah, ona iyice iltifatta bulundu. Şehzade, o güneşten ay gibi yanıp yakılmadaydı.
-
آن گداز عاشقان باشد نمو ** همچو مه اندر گدازش تازهرو
- Fakat âşıkların yanıp yakılması bir gelişmedir. Nitekim ay da yanıp yakılarak taze bir yüz kazanır.
-
جمله رنجوران دوا دارند امید ** نالد این رنجور کم افزون کنید
- Bütün hastalar, iyileşmeyi umarlar. Halbuki aşk hastası, amanın; derdimi artırın diye sızıldanır.
-
خوشتر از این سم ندیدم شربتی ** زین مرض خوشتر نباشد صحتی
- Bu zehirden daha güzel, daha hoş bir şerbet görmedim. Bu hastalıktan daha iyi bir sıhhat olamaz.
-
زین گنه بهتر نباشد طاعتی ** سالها نسبت بدین دم ساعتی 4600
- Bu suçtan daha iyi bir ibadet yoktur. Yıllar bile bu ane nispet edilirse bir andan ibarettir.
-
مدتی بد پیش این شه زین نسق ** دل کباب و جان نهاده بر طبق
- Bir müddet padişahın huzurunda gönlü kebap olmuş, canını tabağa koymuş bir halde kaldı.
-
گفت شه از هر کسی یک سر برید ** من ز شه هر لحظه قربانم جدید
- Padişah, herkesin başını bir kere keser. Bense padişaha her an yeniden yeniye kurbanım.
-
من فقیرم از زر از سر محتشم ** صد هزاران سر خلف دارد سرم
- Ben altın cihetinden yoksulum, fakat baş bakımından zenginim. Başım, yüz binlerce başa bedeldir dedi.
-
با دو پا در عشق نتوان تاختن ** با یکی سر عشق نتوان باختن
- Aşk âleminde iki ayakla koşulup gelinmez. Bir başla aşk oyununa girişilmez.
-
هر کسی را خود دو پا و یکسرست ** با هزاران پا و سر تن نادرست 4605
- Herkesin iki ayağı vardır, bir başı. Binlerce baş ve ayağa sahibolan nadirdir.
-
زین سبب هنگامهها شد کل هدر ** هست این هنگامه هر دم گرمتر
- Bu sebeple vakalar, hâdiseler, tamamiyle heder olur gider. Fakat bu aşk; her an biraz daha kızışır.
-
معدن گرمیست اندر لامکان ** هفت دوزخ از شرارش یک دخان
- Aşk mekansızlık âleminde kızgınlık madenidir. cehennem, onun kıvılcımından bir dumandır.
-
در بیان آنک دوزخ گوید کی قنطرهی صراط بر سر اوست ای مومن از صراط زودتر بگذر زود بشتاب تا عظمت نور تو آتش ما را نکشد جز یا مومن فان نورک اطفاء ناری
- Sırat köprüsü, cehennemin üstüne gerilmiştir. Mümin geçerken cehennem der ki: "Çabuk geç ki nurunun parlaklığı, ateşimizi söndürecek!"
-
زآتش عاشق ازین رو ای صفی ** میشود دوزخ ضعیف و منطقی
- Ey temiz adam, bu yüzden cehennem; âşıkın ateşinden zayıflar, söner.
-
گویدش بگذر سبک ای محتشم ** ورنه ز آتشهای تو مرد آتشم
- Cehennem der ki: Ey ulu er, çabuk geç. Yoksa ateşlerinden ateşim sönecek.
-
کفر که کبریت دوزخ اوست و بس ** بین که میپخساند او را این نفس 4610
- Cehennemin kükürdü, ancak küfürden hele bak; bu soluk, onu bile söndürmede!
-
زود کبریت بدین سودا سپار ** تا نه دوزخ بر تو تازد نه شرار
- Sen de hemencecik kükürdünü bu sevdaya bırak da ne cehennem sana saldırsın, ne ateş!
-
گویدش جنت گذر کن همچو باد ** ورنه گردد هر چه من دارم کساد
- Cennet de ona, yel gibi geç, yoksa neyim varsa mahvolup gidecek.
-
که تو صاحبخرمنی من خوشهچین ** من بتیام تو ولایتهای چین
- Sen harman sahibisin, ben başak toplayıcı. Ben bir putum, sen Çin illeri der.
-
هست لرزان زو جحیم و هم جنان ** نه مر این را نه مر آن را زو امان
- Ondan cehennem de titrer, cennetler de. Ondan ne buna aman vardır, ne ona.