پس فنون باشد جنون این شد مثل ** خاصه در زنجیر این میر اجل
Darbı meseldir, delilikler; fen, fen, çeşit çeşittir. Hele böyle ulu bir beyin zincirine bağlanmış kişide olursa!
آن چنان دیوانگی بگسست بند ** که همه دیوانگان پندم دهند1385
Bağımı, öyle bir divanelik kopardı ki bütün divaneler bana nasihat verirler!
آمدن دوستان به بیمارستان جهت پرسش ذو النون مصری
Zünnun’un hatırını sormak üzere dostlarının tımarhaneye gelmeleri
این چنین ذو النون مصری را فتاد ** کاندر او شور و جنونی نو بزاد
Bu çeşit delilik, Zünnun’u, Mısri’nin de başına geldi. Onda yeni, yeni coşkunluklar, cezbeler meydana gelmekteydi.
شور چندان شد که تا فوق فلک ** میرسید از وی جگرها را نمک
Coşkunluğu âdeta göğün üstüne erişecek bir dereceyi buluyor, ciğerler acısı bir hale geliyordu.
هین منه تو شور خود ای شوره خاک ** پهلوی شور خداوندان پاک
Kendine gel ey çorak toprak, kendi coşkunluğunu bu işe sahip olan temiz kişilerin coşkunluğu ile bir tutma!
خلق را تاب جنون او نبود ** آتش او ریشهاشان میربود
Halk onun deliliğine tahammül edemez bir hale geldi. Ateşi, âdeta halkın sakalını tutuşturmaktaydı.
چون که در ریش عوام آتش فتاد ** بند کردندش به زندانی نهاد1390
Avamın sakalına ateş düşünce onu körlüklerinden, inatlarından tutup bağladılar.
نیست امکان واکشیدن این لگام ** گر چه زین ره تنگ میآیند عام
Halk, bu yolda umumiyetle dara düşse de yine yuları geri çekmeye imkân yoktur.
دیده این شاهان ز عامه خوف جان ** کاین گره کورند و شاهان بینشان
Bu padişahların hepsi, halktan can korkusuna düştüler. Çünkü bu güruh kördür, padişahların da nişanı yok!
چون که حکم اندر کف رندان بود ** لاجرم ذو النون در زندان بود
Hüküm külhaniler eline geçince nihayet Zünnun zindana düştü.
یک سواره میرود شاه عظیم ** در کف طفلان چنین در یتیم
Bir tek ulu padişah, tek başına atına binmiş, gitmekte. Ardına düşen, ona uyan yok. Böyle bir eşi bulunmaz inci, çocukların eline düşmüş. Kadrini bilen anlayan yok.
در چه دریا نهان در قطرهای ** آفتابی مخفی اندر ذرهای1395
İnci de nedir ki? Bir katrada gizlenmiş bir deniz.. bir zerreye sığmış güneş!
آفتابی خویش را ذره نمود ** و اندک اندک روی خود را بر گشود
Öyle bir güneş ki kendisini zerre gösterdi de yavaş, yavaş yüzünü açtı.
جملهی ذرات در وی محو شد ** عالم از وی مست گشت و صحو شد
Bütün zerreler, onda yok oldu. Âlem, onun yüzünden sarhoş oldu, onun yüzünden kendisine geldi.
چون قلم در دست غداری بود ** بیگمان منصور بر داری بود
Fakat kalem, bir gaddarın elinde oldu mu şüphe yok, Mansur, dâra çekilir.
چون سفیهان راست این کار و کیا ** لازم آمد یقتلون الأنبیاء
Bu hüküm, bu hükümet, kötü kişilerin elinde oldukça elbette peygamberleri öldürmek lâzım.
انبیا را گفته قومی راه گم ** از سفه إنا تطیرنا بکم1400
Yol azıtmış kavim, aptallıklarından peygamberlere “ Biz, sizi şom bilmekteyiz. Bize sizin yüzünüzden kötülük geliyor” dedi.
جهل ترسا بین امان انگیخته ** ز آن خداوندی که گشت آویخته
Hıristiyanların cehaletine bak ki asılan bir Allahtan medet ummaktadır.
چون به قول اوست مصلوب جهود ** پس مر او را امن کی تاند نمود
Çünkü onlarca İsa’yı Yahudiler asmıştır. Peki, iş böyleyse ona kim imdat etsin?
چون دل آن شاه ز ایشان خون بود ** عصمت و أنت فیهم چون بود
O padişahın yüreği, onların yüzünden kan olunca “ Sen, onların içinde oldukça Allah onlara azap göndermez” hükmü nasıl olur da sürüp gider?
زر خالص را و زرگر را خطر ** باشد از قلاب خاین بیشتر
Hain kalpazandan, halis altınla kuyumcu, daha fazla korkar.
یوسفان از رشک زشتان مخفیند ** کز عدو خوبان در آتش میزیند1405
Yusuflar, çirkin kişilerin hasedinden korkup gizlenirler. Güzeller, düşman korkusundan ateş içinde yaşarlar.
یوسفان از مکر اخوان در چهاند ** کز حسد یوسف به گرگان میدهند
Yusuflar, kardeşlerinin hilesi yüzünden kuyuya düşmüşlerdir. Çünkü o kardeşler, hasetlerinden Yusuf’u kurtlara verip dururlar.
از حسد بر یوسف مصری چه رفت ** این حسد اندر کمین گرگی است زفت
Hasetten Mısır Yusuf’unun başına neler geldi? Bu haset, pusuya yatmış büyük bir kurttur.
لاجرم زین گرگ یعقوب حلیم ** داشت بر یوسف همیشه خوف و بیم
Hulâsa halîm Yakup, Yusuf’a bir şey yapmasın diye bu kurttan daima korkar.
گرگ ظاهر گرد یوسف خود نگشت ** این حسد در فعل از گرگان گذشت
Zahiri kurt, Yusuf’un etrafında dönüp dolaşmadı. Fakat bu haset, işlediği işle kurtları da geçti!
رحم کرد این گرگ و ز عذر لبق ** آمده که إنا ذهبنا نستبق1410
Bu haset kurdu, Yusuf’u yaraladı da “ Biz onu elbiselerimizin başında bırakmış, gitmiştik, kurt kapmış” diye tatlı sözlerle özür serdetti.
صد هزاران گرگ را این مکر نیست ** عاقبت رسوا شود این گرگ بیست
Bu hile, yüz binlerce kurtta bile yok Hele dur, bak, bu kurt sonunda nasıl rüsvay olur!
ز انکه حشر حاسدان روز گزند ** بیگمان بر صورت گرگان کنند
Ondan dolayı herkesin yaptığı kötülüğün zararını göreceği gün hasetçiler, muhakkak kurt şeklinde haşredileceklerdir.
حشر پر حرص خس مردار خوار ** صورت خوکی بود روز شمار
Hırsla dolu aşağılık ve haram yiyici kişi, o sayı günü domuz şeklinde,
زانیان را گند اندام نهان ** خمر خواران را بود گند دهان
Zina edenler, avret yerleri kokarak, şarap içenler, ağızları kokarak dirilirler.
گند مخفی کان به دلها میرسید ** گشت اندر حشر محسوس و پدید1415
Gönüllerin duyduğu o gizli koku, mahşerde açığa çıkar, duyulur.
بیشهای آمد وجود آدمی ** بر حذر شو زین وجود ار ز آن دمی
İnsanın varlığı bir ormana benzer. O deme agâhsan çekin bu varlıktan çekin!
در وجود ما هزاران گرگ و خوک ** صالح و ناصالح و خوب و خشوک
Vücudumuzda binlerce kurt, binlerce domuz. Temiz, pis, güzel, çirkin binlerce sıfat var.
حکم آن خور است کان غالبتر است ** چون که زر بیش از مس آید آن زر است
Herhangi huy galipse hüküm, onundur. Maden de altın bakırdan fazlaysa o maden altın sayılır.
سیرتی کان بر وجودت غالب است ** هم بر آن تصویر حشرت واجب است
Vücudunda hangi huy galipse o huyun suretine göre haşredilmen gerekir.
ساعتی گرگی در آید در بشر ** ساعتی یوسف رخی همچون قمر1420
İnsan da bir an olur, kurtluk zuhur eder, bir an olur, ay gibi Yusuf yüzlü bir güzel haline gelir.
میرود از سینهها در سینهها ** از ره پنهان صلاح و کینهها
İyiliklerle kinler gizli bir yolda gönüllerden gönüllere gidip durmaktadır.
بلکه خود از آدمی در گاو و خر ** میرود دانایی و علم و هنر
Hatta insandan, öküzle eşek bile bilgi sahibi olur, akıllanır, hüner elde eder.
اسب سکسک میشود رهوار و رام ** خرس بازی میکند بر هم سلام
Serkeş at, rahvan bir hale gelir, alışır. Ayı oynar, keçi de selâm verir.
رفت اندر سگ ز آدمیان هوس ** تا شبان شد یا شکاری یا حرس
Köpeğe insanın huyu geçer, nihayet çoban olur, av, avlar yahut sürüyü korur.
در سگ اصحاب خوبی ز ان وفود ** رفت تا جویای الله گشته بود1425
Eshabı Kehf’in köpeğine onlardan öyle bir huy sirayet etti ki sonunda Allah’ı aramaya koyuldu.
هر زمان در سینه نوعی سر کند ** گاه دیو و گه ملک گه دام و دد
Kalpte her an bir çeşit şey baş gösterir. İnsan bazen şeytanlaşır, bazen melekleşir. Bazen tuzak kesilir, bazen yırtıcı hayvan!
ز آن عجب بیشه که شیر آگه است ** تا به دام سینهها پنهان ره است
Aslanların bildiği o acayip ormandan, gönüller tuzağına gizli bir yolu bulunan o meşelikten,
دزدیی کن از درون مرجان جان ** ای کم از سگ از درون عارفان
İçten içe hırsızlık et, can mercanını çal! Ey köpekten aşağı, ariflerin gönüllerinden o mercanı elde et.
چون که دزدی باری آن در لطیف ** چون که حامل میشوی باری شریف
Mademki hırsızlık ediyorsun, bari lâtif inciyi çal! Mademki hamallık ediyorsun, bari yüce bir yük yüklen!
فهم کردن مریدان که ذو النون دیوانه نشده است قاصد کرده است
Müritlerin, Zünnun’un deli olmayıp mahsustan öyle göründüğünü anlamaları
دوستان در قصهی ذو النون شدند ** سوی زندان و در آن رایی زدند1430
Dostlar Zünnun’un bu işinde düşünceye daldılar, zindana gittiler, bu hal hususunda konuşup fikirlerini söylemeye başladılar:
کاین مگر قاصد کند یا حکمتی است ** او در این دین قبلهای و آیتی است
Dediler ki: “Bunu herhalde kasten yapıyor. Bunda bir hikmet var. O bu dinle bir kıbledir, bir delildir.
دور دور از عقل چون دریای او ** تا جنون باشد سفه فرمای او
Ona delilik hükmetsin, o çaldırsın. İmkân mı var? Böyle bir şey onun deniz gibi hudutsuz aklından ne kadar uzak!
حاش لله از کمال جاه او ** کابر بیماری بپوشد ماه او
Haşa delilik bulutu, onun ayını örtsün. Böyle bir şey onun ulu makamının kemalinden değildir.