-
ای نموده تو مکان از لامکان ** فی السماء رزقکم کرده عیان
- Ey Lâmekân âleminden mekân izhar eden, ey “Rızkınız göktedir” sırrını ayan eyleyen!”
-
در میان این مناجات ابر خوش ** زود پیدا شد چو پیل آب کش 3805
- Zahit, bu münacattayken hemen su sömüren fil gibi bir latif bulut peyda oldu.
-
همچو آب از مشک باریدن گرفت ** در گو و در غارها مسکن گرفت
- Bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı, derelerde, mağaralarda gölcükler meydana geldi.
-
ابر میبارید چون مشک اشکها ** حاجیان جمله گشاده مشکها
- Bulut, tulumlar gibi gözyaşı döküyordu. Hacıların hepsi mataralarını açtı.
-
یک جماعت ز آن عجایب کارها ** میبریدند از میان زنارها
- İçlerinden bir bölük halk o şaşılacak şeyler yüzünden bellerindeki zünnarları kestiler.
-
قوم دیگر را یقین در ازدیاد ** زین عجب و الله أعلم بالرشاد
- Bir bölüğünün de bu hayret edilecek şey yüzünden yakini arttı. Allah, doğru yolu daha iyi bilir.
-
قوم دیگر ناپذیرا ترش و خام ** ناقصان سرمدی تم الکلام 3810
- Bir bölüğüyse bu kerameti kabul etmeyip hamhalat bir halde ebedî nâkıs olarak kaldı, söz de burada bitti.