مینکردی او دعا بر اصفیا ** مینکردی جز خبیثان را دعا
Temiz kişilere hiç dua etmez, kötülerden başkasına duada bulunmazdı.
مر ورا گفتند کین معهود نیست ** دعوت اهل ضلالت جود نیست85
Ona “Hiç böyle bir âdet görmedik... Sapıklara dua etmek mürüvvet değildir” dediler.
گفت نیکویی ازینها دیدهام ** من دعاشان زین سبب بگزیدهام
Dedi ki: “Ben onlardan iyilik gördüm... Bu yüzden onlara dua etmeyi âdet edindim.
خبث و ظلم و جور چندان ساختند ** که مرا از شر به خیر انداختند
O kadar kötülükte bulundular, o derece zulüm ve cevir ettiler ki nihayet beni şerden kurtardılar, hayra ulaştırdılar.
هر گهی که رو به دنیا کردمی ** من ازیشان زخم و ضربت خوردمی
Ne vakit dünyaya yöneldimse onlardan eziyetler gördüm, meşakkatler çektim, dayaklar yedim.
کردمی از زخم آن جانب پناه ** باز آوردندمی گرگان به راه
Bu yüzden de iyilik tarafına kaçardım... Beni o kurtlar yola getirirlerdi.
چون سببساز صلاح من شدند ** پس دعاشان بر منست ای هوشمند90
Benim iyiliğime sebep oldular... Ey aklı başında adam, bu yüzden onlara dua etmek, boynumun borcudur benim!”
بنده مینالد به حق از درد و نیش ** صد شکایت میکند از رنج خویش
Kul dertten, elemden Allah’a sızlanır, uğradığı zahmetten yüzlerce şikâyette bulunur.
حق همی گوید که آخر رنج و درد ** مر ترا لابه کنان و راست کرد
Allah da der ki: Gördün ya, nihayet dert ve zahmet, seni, bana yalvarır bir hale getirdi, seni doğrulttu,
این گله زان نعمتی کن کت زند ** از در ما دور و مطرودت کند
Sen, seni yolundan alıkoyandan, bizim kapımızdan uzaklaştırıp kovandan şikâyette bulun!
در حقیقت هر عدو داروی تست ** کیمیا و نافع و دلجوی تست
Hakikatte her düşman senin ilâcındır... Sana kimyadır, seni faydalandırır, gönlünü alır senin!
که ازو اندر گریزی در خلا ** استعانت جویی از لطف خدا95
Çünkü ondan kaçar, halvet bucaklarına sığınır, Allah lütfundan yardım dilersin.
در حقیقت دوستانت دشمناند ** که ز حضرت دور و مشغولت کنند
Dostlarınsa hakikatte düşmanlarındır; onlar seni Allah tapısından uzaklaştırır, seni meşgul ederler!
هست حیوانی که نامش اشغرست ** او به زخم چوب زفت و لمترست
Bir hayvan vardır ki adına porsuk derler... Dayak yedikçe şişmanlar, semirir, semirir.
تا که چوبش میزنی به میشود ** او ز زخم چوب فربه میشود
Ona sopayı vurdukça iyileşir. Sopa vuruldukça semirir, büyür...
نفس مومن اشغری آمد یقین ** کو به زخم رنج زفتست و سمین
İşte müminin canı da hakikatten bir porsuktur, o da zahmet ve meşakkatlerle kuvvetlenir, semirir.
زین سبب بر انبیا رنج و شکست ** از همه خلق جهان افزونترست100
Bu yüzden peygamberler eziyetlere, zahmetlere uğradılar... Onların çektikleri meşakkat, bütün cihan halkının çektiği meşakkatten daha üstündü, daha artıktı!
تا ز جانها جانشان شد زفتتر ** که ندیدند آن بلا قوم دگر
Çünkü canları da, bütün canlardan daha büyük, daha üstündü... Onun için de onların uğradıkları belâya başka bir taife uğramadı.
پوست از دارو بلاکش میشود ** چون ادیم طایفی خوش میشود
Deri, ilâçlarla belâlara uğrar da Taif derisi güzel bir hale girer.
ورنه تلخ و تیز مالیدی درو ** گنده گشتی ناخوش و ناپاک بو
Yoksa ona o acı ve keskin ilaçlar sürülmeseydi pis pis kokar, berbat bir hale gelirdi!
آدمی را پوست نامدبوغ دان ** از رطوبتها شده زشت و گران
İnsanı da tabaklanmamış deri say... Rutubetten nem kapar, çirkin bir hale gelir, ağır ağır kokar!
تلخ و تیز و مالش بسیار ده ** تا شود پاک و لطیف و با فره105
Sen, ona acı ve keskin ilâçları fazlaca ver de temizlensin, lâtif bir hale gelsin, semirsin!
ور نمیتوانی رضا ده ای عیار ** گر خدا رنجت دهد بیاختیار
Buna kudretin yoksa senin dileğin olmaksızın Allah bir zahmet verirse ona sabret, ona razı ol!
که بلای دوست تطهیر شماست ** علم او بالای تدبیر شماست
Çünkü dosttan gelen belâ, sizi temizler... Onun bilgisi, sizin tedbirlerinizden üstündür!
چون صفا بیند بلا شیرین شود ** خوش شود دارو چو صحتبین شود
Bir adam, belâda sâfa görürse belâ, tatlılaşır... Hasta iyileştiğini görünce ilâç, kendisine hoş gelir.
برد بیند خویش را در عین مات ** پس بگوید اقتلونی یا ثقات
Mat olduğu halde kazandığını görür de “Ey sözlerine, özlerine inanılır kişiler, beni öldürün!” der.