ترک کن این جبر را که بس تهیست ** تا بدانی سر سر جبر چیست
Bu cebir inanışını bırak, pek boştur bu inanış. Bu inanışı bırak da cebrin sırrının sırrı nedir, anla.
ترک کن این جبر جمع منبلان ** تا خبر یابی از آن جبر چو جان
Bütün tembellerin malı olan şu cebri bırak da can gibi olan o cebirden bir haber al.
ترک معشوقی کن و کن عاشقی ** ای گمان برده که خوب و فایقی
Mâşukluğu bırak da âşık ol ey güzel ve üstün olduğunu sanan!...
ای که در معنی ز شب خامشتری ** گفت خود را چند جویی مشتری 3190
Sen mânada geceden de dilsiz, sessizsin, öyle olduğu halde sözüne niceye bir müşteri arıyacaksın?
سر بجنبانند پیشت بهر تو ** رفت در سودای ایشان دهر تو
Onlar, senin önünde sana aş sallayıp dururlar, ömrün, onların sevdasiyle geçti gitti.
تو مرا گویی حسد اندر مپیچ ** چه حسد آرد کسی از فوت هیچ
Bana hasetten kıvranma diyorsun ama adam, bir hiçi kaybetti diye haset eder mi hiç?
هست تعلیم خسان ای چشمشوخ ** همچو نقش خرد کردن بر کلوخ
Aşağılık kişilerin bir şey öğretmesi toprak parçasına nakışlar yapmaya benzer a aç gözlü!
خویش را تعلیم کن عشق و نظر ** که آن بود چون نقش فی جرم الحجر
Kendine aşkı ve bakışı öğret.Bu bilgi,taşa kazılan nakış gibidir.
نفس تو با تست شاگرد وفا ** غیر فانی شد کجا جویی کجا 3195
Nefsin sana bir vefa şakirdidir. Başka her şey yok oldu. Sen nerede ne arıyorsun ki?
تا کنی مر غیر را حبر و سنی ** خویش را بدخو و خالی میکنی
Başkalarını bilgi sahibi ediyor, yüceltiyor, fakat kendini kötü huylu ve bomboş bir hale sokuyorsun.
متصل چون شد دلت با آن عدن ** هین بگو مهراس از خالی شدن
Gönlün,o cennete dolaştı mi,o kaynakla birleşti mi artık kendine gel, boşalmadan korkma.
امر قل زین آمدش کای راستین ** کم نخواهد شد بگو دریاست این
Tanrı, ey doğru özlü Peygamber, söyle dedi. Çünkü bu,denizdir,söyle,azalmaz.
انصتوا یعنی که آبت را بلاغ ** هین تلف کم کن که لبخشکست باغ
Yine "Susun ve dinleyin" dendi. Yani kendinize gelin, suyunuzu telef etmeyin, bağ susuzdur.
این سخن پایان ندارد ای پدر ** این سخن را ترک کن پایان نگر 3200
Babacığım, bu sözün sonu gelmez. Bu sözü bırak da sonuna bak.
غیرتم آید که پیشت بیستند ** بر تو میخندند عاشق نیستند
Gayretim koymuyor, senin önünde dursunlar, âşık olmadıkları halde sana gülsünler!
عاشقانت در پس پردهی کرم ** بهر تو نعرهزنان بین دم بدم
Aşıkların, anbean kerem perdesi ardında senin için nara atmadalar.
عاشق آن عاشقان غیب باش ** عاشقان پنج روزه کم تراش
Sen de o gayp âşıklarına âşık ol,şu beş günlük âşıklara pek aldırış etme.
که بخوردندت ز خدعه و جذبهای ** سالها زیشان ندیدی حبهای
Bunlar, hileyle, düzenle seni yerler. Yıllardır bunlardan bir habbe bile görmedin.
چند هنگامه نهی بر راه عام ** گام خستی بر نیامد هیچ کام 3205
Halkın yoluna niceye bir hengâme salıp duracaksın? Ayağın mecruh senin,hiçbir muradına ermedin gitti.
وقت صحت جمله یارند و حریف ** وقت درد و غم به جز حق کو الیف
İyilik, hoşluk zamanında hepsi dosttur,eştir. Fakat dert ve gam zamanı Tanrı'dan başka kim sana dost?
وقت درد چشم و دندان هیچ کس ** دست تو گیرد به جز فریاد رس
Gözün, dişin ağrıdığı zaman feryada erişen Tanrı'dan başka elinden tutan var mi?
پس همان درد و مرض را یاد دار ** چون ایاز از پوستین کن اعتبار
Sen de o hastalık, o dert zamanını hatırla da Eyaz gibi postuna bak, ibret al.
پوستین آن حالت درد توست ** که گرفتست آن ایاز آن را به دست
Pösteki, senin o derde düştüğün zamanki halindir.Eyaz, onun için onu saklamıştır.
باز جواب گفتن آن کافر جبری آن سنی را کی باسلامش دعوت میکرد و به ترک اعتقاد جبرش دعوت میکرد و دراز شدن مناظره از طرفین کی مادهی اشکال و جواب را نبرد الا عشق حقیقی کی او را پروای آن نماند و ذلک فضل الله یتیه من یشاء
Yine o kâfir cebrînin kendisini İslama davet eden, cebir inanışını bırakmaya teşvik edip duran sünniye cevap vermesi, sual ve cevabın iki taraflı olarak uzayıp gitmesi. Müşkül olan şeyi ve cevap verme kudretini ancak hakikî aşk halleder, kesip atar, aşkın sualden, cevaptan pervası yoktur. "Ve bu da Tanrı'nın ihsanıdır, dilediğine verir."
کافر جبری جواب آغاز کرد ** که از آن حیران شد آن منطیق مرد 3210
Cebrî kâfir, öyle bir cevap vermeye girişti ki müslümanın mantığı, âdeta cevaptan âciz kaldı,şaşırdı.
لیک گر من آن جوابات و سال ** جمله را گویم بمانم زین مقال
Fakat ben o cevaplarla sualleri hep söylersem söyliyeceğim sözü bırakmalıyım.
زان مهمتر گفتنیها هستمان ** که بدان فهم تو به یابد نشان
Halbuki bizim ondan daha mühim söyliyeceğimiz şeyler var ki onlarla anlayışın daha ziyadeleşir.
اندکی گفتیم زان بحث ای عتل ** ز اندکی پیدا بود قانون کل
Onun için o sual cevabı azıcık ve kısaca anlattık. Bütün, azla meydana çıkar zaten.
همچنین بحثست تا حشر بشر ** در میان جبری و اهل قدر
Esasen kadere inanmıyanla cebrî arasındaki bu bahis, mahşere kadar sürer gider.
گر فرو ماندی ز دفع خصم خویش ** مذهب ایشان بر افتادی ز پیش 3215
Hasmını alt edemeseydin onun mezhebine uyar, onun yolunu tutardın.
چون برونشوشان نبودی در جواب ** پس رمیدندی از آن راه تباب
Onlar da cevapta âciz kalsalardı o bozuk yoldan dönerlerdi.
چونک مقضی بد دوام آن روش ** میدهدشان از دلایل پرورش
Fakat bu gidişin böyle olması lâzım ki onların hepsi,delillerle yollarının doğruluğuna kanmadalar.
تا نگردد ملزم از اشکال خصم ** تا بود محجوب از اقبال خصم
Kimsenin, hasmın müşkül suallerini cevapsız bırakmaması, düşmanın devlet ve ikbalinden mahcup olması, o devleti görmemesi lâzım ki,
تا که این هفتاد و دو ملت مدام ** در جهان ماند الی یوم القیام
Bu yetmiş iki fırka, kıyamete kadar âlemde kalsın.
چون جهان ظلمتست و غیب این ** از برای سایه میباید زمین 3220
Çünkü bu âlem, karanlıklar ve gayb âlemidir. Gölge için bir yeryüzü lâzım.
تا قیامت ماند این هفتاد و دو ** کم نیاید مبتدع را گفت و گو
Kıyamete dek şu yetmiş iki fırka kalmadı ki bid'at yolunu tutanın dedikodusu eksilmesin .
عزت مخزن بود اندر بها ** که برو بسیار باشد قفلها
Değerli olan hazinenin birçok kilitleri olur. Hazinenin değeri bundan anlaşılır.