گفت شب بیرون روم من نرم نرم ** تا ز ظلمت نایدم در کدیه شرم 4250
Dedi ki: Geceleyin yavaş, yavaş çıkarım: karanlıktan görünmem de o suretle dilenirim.
همچو شبکوکی کنم شب ذکر و بانگ ** تا رسد از بامهاام نیم دانگ
Gece kuşu gibi geceleri Tanrı’yı zikrederim, elbette bir kapıdan yarım dirhem bir şey elde ederim.
اندرین اندیشه بیرون شد بکوی ** واندرین فکرت همی شد سو به سوی
Bu düşünceyle dışarı çıkıp mahallelere düştü; bu düşünceyle taraf, taraf gezmeye başladı.
یک زمان مانع همیشد شرم و جاه ** یک زمانی جوع میگفتش بخواه
Bir zaman utangaçlığı, mevkii mani oluyor, bir zaman da açlık, kendisine hadi, iste diyordu.
پای پیش و پای پس تا ثلث شب ** که بخواهم یا بخسپم خشکلب
Gecenin üçte biri geçinceye kadar isteyeyim mi, yoksa dudaklarım kuru bir halde uyuyayım mı, diye bir ayağını ileri atmada bir ayağını geriye çekmedeydi.
رسیدن آن شخص به مصر و شب بیرون آمدن به کوی از بهر شبکوکی و گدایی و گرفتن عسس او را و مراد اوحاصل شدن از عسس بعد از خوردن زخم بسیار و عسی ان تکرهوا شیا و هو خیر لکم و قوله تعالی سیجعل الله بعد عسر یسرا و قوله علیهالسلام اشتدی ازمة تنفرجی و جمیع القرآن و الکتب المنزلة فی تقریر هذا
Adam Mısır’a vardı, geceleyin dilenmek üzere sokağa çıktı. Bekçi, adamı tuttu. Adam, bekçiden bir hayli dayak yedikten sonra muradına nail oldu. “Öyle şeyler vardır ki onları hoş görmezsiniz ama size hayırlıdır.” Ulu Tanrı, “Tanrı güçlükten sonra insana kolaylık ihsan eder” ve “Şüphe yok ki güçlükle beraber bir de kolaylık vardır” buyurmuştur. Peygamber aleyhisselam da “Ey eziyet ve zahmet, şiddetlen, açılırsın” demiştir. Bütün Kur’an ve gökten inen kitaplar, bunu anlatır.
ناگهانی خود عسس او را گرفت ** مشت و چوبش زد ز صفرا تا شکفت 4255
Ansızın o adamı sokakta bekçi yakaladı. Dayanamadı, bir hayli yumrukladı, sopayla dövdü.
اتفاقا اندر آن شبهای تار ** دیده بد مردم ز شبدزدان ضرار
O karanlık gecelerde halk, hırsızlardan çok zarar görmüştü.
بود شبهای مخوف و منتحس ** پس به جد میجست دزدان را عسس
Bekçi, o korkunç ve menhus gecelerde hırsızları iyiden iyiye araştırmadaydı.
تا خلیفه گفت که ببرید دست ** هر که شب گردد وگر خویش منست
Halife, geceleyin kimi sokaklarda dolaşıyor görürseniz benim adamlarından, akrabalarımdan bile olsa yakalayıp elini kesin demişti.
بر عسس کرده ملک تهدید و بیم ** که چرا باشید بر دزدان رحیم
Padişah, bekçiyi iyice tehdit etmiş, neden demişti, hırsızlara böyle merhamet etmektesiniz?
عشوهشان را از چه رو باور کنید ** یا چرا زیشان قبول زر کنید 4260
Neden onların yalanlarına kanıyorsunuz, yahut neden onlardan rüşvet alıyorsunuz?
رحم بر دزدان و هر منحوسدست ** بر ضعیفان ضربت و بیرحمیست
Hırsızlara ve her menhus adama acımak, zayıfları vurmak ve onlara merhamet etmektir.
هین ز رنج خاص مسکل ز انتقام ** رنج او کم بین ببین تو رنج عام
Kendine gel de bu sıkıntı yüzünden öc almadan vazgeçme. O sıkıntıya, o eziyete pek bakma da umumi sıkıntıyı, umumi eziyeti gör.
اصبع ملدوغ بر در دفع شر ** در تعدی و هلاک تن نگر
Şerri defetmek için ısırılan parmağı kes at. Bedeninin helak olacağına, zulme uğrayacağına bak.
اتفاقا اندر آن ایام دزد ** گشته بود انبوه پخته و خام دزد
Tesadüf bu ya; o günlerde hırsızlar pek çoğalmıştı. Pişkin, ham bir çok hırsız belirmişti.
در چنین وقتش بدید و سخت زد ** چوبها و زخمهای بیعدد 4265
İşte bekçi, o adamı böyle bir zamanda yakalamış sayısız kötek atmış, sopayla iyice dövmüştü.
نعره و فریاد زان درویش خاست ** که مزن تا من بگویم حال راست
O yoksul dövme doğruyu söyleyeceğim diye bar bar bağırmaya başlamıştı.
گفت اینک دادمت مهلت بگو ** تا به شب چون آمدی بیرون به کو