-
و آن که پایش در ره کوشش شکست ** در رسید او را براق و بر نشست
- Çalışma yolunda ayağı kırılana derhal Burak geldi, ona bindi.
-
حامل دین بود او محمول شد ** قابل فرمان بد او مقبول شد
- Din emirlerini yüklenmişti, şimdi kendi bindi… Ferman kabul ediciydi, makbul oldu.
-
تا کنون فرمان پذیرفتی ز شاه ** بعد از این فرمان رساند بر سپاه 1075
- Şimdiye kadar Padişahın fermanını kabul eder, o fermana uyardı, bundan sonra askere ferman verir!
-
تا کنون اختر اثر کردی در او ** بعد از این باشد امیر اختر او
- Şimdiye kadar talih yıldızı ona tesir ederken bundan sonra o zat yıldızı üzerine emredici olur.
-
گر ترا اشکال آید در نظر ** پس تو شک داری در انشق القمر
- Eğer sen bundan şüphelenirsen o halde “Şakk-ı Kamer” den de şüphelisin.
-
تازه کن ایمان نه از گفت زبان ** ای هوا را تازه کرده در نهان
- Ey gizlice heva ve hevesini tazeleyen kimse! İmanını tazele, ama yalnız dille olmasın.
-
تا هوا تازه ست ایمان تازه نیست ** کاین هوا جز قفل آن دروازه نیست
- Heva ve heves tazelenip durdukça iman taze değildir. Çünkü heva, iman kapısının kilididir.
-
کردهای تاویل حرف بکر را ** خویش را تاویل کن نی ذکر را 1080
- Bakir sözü tevil etmişsin; sen kendini tevil et, Kur’an’ı değil.
-
بر هوا تاویل قرآن میکنی ** پست و کژ شد از تو معنی سنی
- İsteğine göre Kur’an’ı tevil ediyorsun. Yüce mana, senin tevilinden aşağılandı, aykırı bir şekle girdi!
-
زیافت تاویل رکیک مگس
- Sineğin gevşek tevilinin değersizliği
-
آن مگس بر برگ کاه و بول خر ** همچو کشتیبان همیافراشت سر
- O sinek eşek sidiği birikintisindeki saman çöpünün üstünde gemi kaptanı gibi baş kaldırıp,