English    Türkçe    فارسی   

1
122-131

  • در تصور ذات او را گنج کو ** تا در آید در تصور مثل او
  • Nerede tasavvurda onun sığacağı bir yer ki misli tasvir edilebilsin!
  • چون حدیث روی شمس الدین رسید ** شمس چارم آسمان سر در کشید
  • Şemseddin’in sözü gelince dördüncü kat göğün güneşi başını çekti, gizlendi.
  • واجب آید چون که آمد نام او ** شرح کردن رمزی از انعام او
  • Onun adı anılınca ihsanlarından bir remzi anlatmak vacip oldu.
  • این نفس جان دامنم بر تافته ست ** بوی پیراهان یوسف یافته ست‌‌ 125
  • Can, şu anda eteğimi çekiyor. Yusuf’un gömleğinden koku almış!
  • از برای حق صحبت سالها ** باز گو حالی از آن خوش حالها
  • “Yıllarca süren sohbet hakkı için o güzel hallerden tekrar bir hali söyle, anlat.
  • تا زمین و آسمان خندان شود ** عقل و روح و دیده صد چندان شود
  • Ki yer, gök gülsün, sevinsin. Akıl, ruh ve göz de yüz derece daha fazla sevince, neşeye dalsın” (diyor).
  • لا تکلفنی فإنی فی الفنا ** کلت أفهامی فلا أحصی ثنا
  • “Beni külfete sokma, çünkü ben şimdi yokluktayım. Zihnim durakladı, onu övmekten âcizim.
  • کل شی‌‌ء قاله غیر المفیق ** إن تکلف أو تصلف لا یلیق‌‌
  • Ayık olmayan kişinin her söylediği söz -dilerse tekellüfe düşsün, dilerse haddinden fazla zarafet satmaya kalkışsın- yaraşır söz değildir.
  • من چه گویم یک رگم هشیار نیست ** شرح آن یاری که او را یار نیست‌‌ 130
  • Eşi bulunmayan o sevgilinin vasfına dair ne söyleyeyim ki bir damarım bile ayık değil!
  • شرح این هجران و این خون جگر ** این زمان بگذار تا وقت دگر
  • Bu ayrılığın, bu ciğer kanının şerhini şimdi geç, başka bir zamana kadar bunu bırak!”