-
گفت ای شه بر من عور گدای ** قول دشمن مشنو از بهر خدای
- Hüthüt dedi ki: “Padişahım, Allah aşkına bu çıplak yoksul hakkında düşmanın söylediği sözü dinleme!
-
گر به بطلان است دعوی کردنم ** من نهادم سر ببر این گردنم
- Eğer ettiğim dâva yalansa işte başımı koydum, boyumu vur! Kaza hükmünü inkâr eden karga, binlerce aklı olsa yine kâfirdir.
-
زاغ کاو حکم قضا را منکر است ** گر هزاران عقل دارد کافر است
- Kaza hükmünü inkâr eden karga, binlerce aklı olsa yine kâfirdir.
-
در تو تا کافی بود از کافران ** جای گند و شهوتی چون کاف ران 1230
- Sende “kâfirler” sözünden bir “kef” harfi, küfür sıfatlarından bir sıfat bulunsa kadının ferci gibi şehvet yerisin, pis pis kokarsın.
-
من ببینم دام را اندر هوا ** گر نپوشد چشم عقلم را قضا
- Eğer kaza gözümü ve aklımı kapatmazsa ben tuzağı havada da görürüm.
-
چون قضا آید شود دانش به خواب ** مه سیه گردد بگیرد آفتاب
- Fakat kaza gelince bilgi, uykuya dalar, ay kararır, gün tutulur.
-
از قضا این تعبیه کی نادر است ** از قضا دان کاو قضا را منکر است
- Kazanın bu çeşit hilesi nadir midir ki? Kaza ve kaderi inkâr edenin inkârı bile, bil ki kaza ve kaderdendir.”
-
قصهی آدم علیه السلام و بستن قضا نظر او را از مراعات صریح نهی و ترک تاویل
- Âdem Aleyhisselâm’ın hikâyesi, açıkça emre uyup tevili terk etmede gözünü kaza ve kaderin bağlaması
-
بو البشر کاو علم الاسما بگ است ** صد هزاران علمش اندر هر رگ است
- “Allemelesmâ” ya bey olan, her damarında yüz binlerce ilim bulunan insanlar atası,
-
اسم هر چیزی چنان کان چیز هست ** تا به پایان جان او را داد دست 1235
- Her şeyin adını, nasılsa öylece bilmiş sonunda ne olacaksa sonuna kadar da agâh olmuştu.
-
هر لقب کاو داد آن مبدل نشد ** آن که چستش خواند او کاهل نشد
- O, eşyaya ne lâkap verdiyse değişmemiştir; çevik dediği tembel çıkmamıştır.