English    Türkçe    فارسی   

1
1228-1237

  • گر به بطلان است دعوی کردنم ** من نهادم سر ببر این گردنم‌‌
  • Eğer ettiğim dâva yalansa işte başımı koydum, boyumu vur! Kaza hükmünü inkâr eden karga, binlerce aklı olsa yine kâfirdir.
  • زاغ کاو حکم قضا را منکر است ** گر هزاران عقل دارد کافر است‌‌
  • Kaza hükmünü inkâr eden karga, binlerce aklı olsa yine kâfirdir.
  • در تو تا کافی بود از کافران ** جای گند و شهوتی چون کاف ران‌‌ 1230
  • Sende “kâfirler” sözünden bir “kef” harfi, küfür sıfatlarından bir sıfat bulunsa kadının ferci gibi şehvet yerisin, pis pis kokarsın.
  • من ببینم دام را اندر هوا ** گر نپوشد چشم عقلم را قضا
  • Eğer kaza gözümü ve aklımı kapatmazsa ben tuzağı havada da görürüm.
  • چون قضا آید شود دانش به خواب ** مه سیه گردد بگیرد آفتاب‌‌
  • Fakat kaza gelince bilgi, uykuya dalar, ay kararır, gün tutulur.
  • از قضا این تعبیه کی نادر است ** از قضا دان کاو قضا را منکر است‌‌
  • Kazanın bu çeşit hilesi nadir midir ki? Kaza ve kaderi inkâr edenin inkârı bile, bil ki kaza ve kaderdendir.”
  • قصه‌‌ی آدم علیه السلام و بستن قضا نظر او را از مراعات صریح نهی و ترک تاویل‌‌
  • Âdem Aleyhisselâm’ın hikâyesi, açıkça emre uyup tevili terk etmede gözünü kaza ve kaderin bağlaması
  • بو البشر کاو علم الاسما بگ است ** صد هزاران علمش اندر هر رگ است‌‌
  • “Allemelesmâ” ya bey olan, her damarında yüz binlerce ilim bulunan insanlar atası,
  • اسم هر چیزی چنان کان چیز هست ** تا به پایان جان او را داد دست‌‌ 1235
  • Her şeyin adını, nasılsa öylece bilmiş sonunda ne olacaksa sonuna kadar da agâh olmuştu.
  • هر لقب کاو داد آن مبدل نشد ** آن که چستش خواند او کاهل نشد
  • O, eşyaya ne lâkap verdiyse değişmemiştir; çevik dediği tembel çıkmamıştır.
  • هر که آخر مومن است اول بدید ** هر که آخر کافر او را شد پدید
  • Sonunda mümin olacak kimseyi önceden gördü; sonunda kâfir olacak adam da ona belli oldu.