-
من اگر دامی نبینم گاه حکم ** من نه تنها جاهلم در راه حکم
- “Kaza ve kader zuhur edince bir tuzağı bile görmüyorsam bo yolda cahil olan yalnız ben değilim ya!”
-
ای خنک آن کاو نکو کاری گرفت ** زور را بگذاشت او زاری گرفت
- Zorlamayı bırakıp feryad ü figana koyulan kişi me kutlu kişidir; o, iyi bir işe sarılmıştır.
-
گر قضا پوشد سیه همچون شبت ** هم قضا دستت بگیرد عاقبت
- Eğer kaza, seni gece gibi sararsa sonunda yine elinden tutacak odur;
-
گر قضا صد بار قصد جان کند ** هم قضا جانت دهد درمان کند
- Yüz kere canına kastederse yine sana can veren derdine derman olan kazadır.
-
این قضا صد بار اگر راهت زند ** بر فراز چرخ خرگاهت زند 1260
- Bu kaza yüz kere yolunu kesse de yine senin çadırını göklerin üstüne kurar.
-
از کرم دان این که میترساندت ** تا به ملک ایمنی بنشاندت
- Seni eminlik mülküne götürmek için bu korkutmasını inayet bil!
-
این سخن پایان ندارد گشت دیر ** گوش کن تو قصهی خرگوش و شیر
- Bu sözün sonu gelmez, söz de uzadı. Sen tavşanla aslan hikâyesini dinle!
-
پای واپس کشیدن خرگوش از شیر چون نزدیک چاه رسید
- Kuyuya yaklaşınca aslanın yanında, tavşanın geri çekilmesi
-
چون که نزد چاه آمد شیر دید ** کز ره آن خرگوش ماند و پا کشید
- Kuyu yanına gelince aslan, tavşanın geri kaldığını gördü.
-
گفت پا واپس کشیدی تو چرا ** پای را واپس مکش پیش اندر آ
- Dedi ki: “Niçin ayağını geri çektin. Ayağını geri çekme, ileri gel!”
-
گفت کو پایم که دست و پای رفت ** جان من لرزید و دل از جای رفت 1265
- Tavşan “Ayağım nerede? Elim ayağım kesildi. Canım tir tir titriyor, yüreğim yerinden oynadı.