-
بانگ هر چیزی رساند زو خبر ** تا بدانی بانگ خر از بانگ در
- Eşeğin sesini, kapının sesinden fark edesin diye her şeyin sesi, o şeyi haber verir.
-
گفت پیغمبر به تمییز کسان ** مرء مخفی لدی طی اللسان 1270
- Peygamber insanları ayırt etmek hususunda “insan, sözünde gizlidir” dedi.
-
رنگ رو از حال دل دارد نشان ** رحمتم کن مهر من در دل نشان
- Yüzün renginde gönül halinden bir nişan vardır. Bana acı, sevgi kalbinde tut!
-
رنگ روی سرخ دارد بانگ شکر ** بانگ روی زرد باشد صبر و نکر
- Kırmızı yüz, sahibinin refah ve saadetine delâlet eder, sarı yüz, sahibinin meşakkat ve belâ içinde olduğunu bildirir.
-
در من آمد آن که دست و پا برد ** رنگ رو و قوت و سیما برد
- Elimi, ayağımı alana, yüzümün rengini uçurana, kuvvetimi giderene, çehremi bozana uğradım.
-
آن که در هر چه در آید بشکند ** هر درخت از بیخ و بن او بر کند
- Önüne geleni kırma, ağaçları kökünden, dibinden söküp çıkarana sataştım.
-
در من آمد آن که از وی گشت مات ** آدمی و جانور جامد نبات 1275
- Adamları, hayvanları, cemadat ve nebatatı mat edene rastladım.
-
این خود اجزایند کلیات از او ** زرد کرده رنگ و فاسد کرده بو
- Bunlar cüziyattır, külliyatın da onun yüzünden renkleri sararmış, kokuları bozulmuştur.
-
تا جهان گه صابر است و گه شکور ** بوستان گه حله پوشد گاه عور
- Cihan; gâh sabredip gâh şükrettikçe bağlar, bahçeler, gâh giyinir, gâh çırçıplak kalır;
-
آفتابی کاو بر آید نارگون ** ساعتی دیگر شود او سر نگون
- Güneş, ateş renginde doğmuşken diğer bir saatte baş aşağı batar;