لطف حق این شیر را و گور را ** الف داده ست این دو ضد دور را
Tanrı’nın lûtfu, bu aslanla yaban eşeğine, bu iki zıdda, vefakârlık hususunda bir ülfet vermiştir.
چون جهان رنجور و زندانی بود ** چه عجب رنجور اگر فانی بود1295
Dünya hasta ve mahpus olunca, hastanın fâni olmasına şaşılır mı?”
خواند بر شیر او از این رو پندها ** گفت من پس ماندهام زین بندها
Tavşan aslana bu çeşit nasihatler verip “Ben bu sebepler yüzünden geriledim” dedi.
پرسیدن شیر از سبب پای واپس کشیدن خرگوش
Tavşanın ayağını geri çekmesindeki sebebi, aslanın ciddiyetle sorması
شیر گفتش تو ز اسباب مرض ** این سبب گو خاص کاین استم غرض
Aslan dedi ki: “Sen bu sebepleri bırak da şu geriye çekilmenin sebebini söyle, benim maksadım o.”
گفت آن شیر اندر این چه ساکن است ** اندر این قلعه ز آفات ایمن است
Tavşan, “O aslan, bu kuyuda oturuyor; bu kalenin içinde bütün afetlerden emin!” dedi.
قعر چه بگزید هر کی عاقل است ** ز آن که در خلوت صفاهای دل است
Aklı olan kimse oturmak için kuyu dibini seçmiştir. Çünkü gönül sefaları halvetler.
ظلمت چه به که ظلمتهای خلق ** سر نبرد آن کس که گیرد پای خلق1300
Kuyunun karanlığı, halkın verdiği karanlıklardan daha iyidir. Halkın ayağını tutan, halkla karışıp görüşen; başını kurtaramamış, selâmete erişememiştir.
گفت پیش آ زخمم او را قاهر است ** تو ببین کان شیر در چه حاضر است
Aslan “İleri yürü. Benim açacağım yara, onu kahreder, bir bak, o aslan orada mı? “ dedi.
گفت من سوزیدهام ز آن آتشی ** تو مگر اندر بر خویشم کشی
Tavşan “Ben o ateşten bir kere yanmışım. Sen beni kucağına alırsan,
تا بپشت تو من ای کان کرم ** چشم بگشایم به چه در بنگرم
Ey kerem madeni, ancak o vakit yardımınla gözümü açar, kuyuya bakabilirim” dedi.
نظر کردن شیر در چاه و دیدن عکس خود را و آن خرگوش را
Aslanın kuyuya bakıp kendinin ve tavşanın aksini görmesi