-
بیطلب تو این طلبمان دادهای ** گنج احسان بر همه بگشادهای
- Sen bize bu isteği, biz istemeksizin verdin, hadsiz, hesapsız ihsanlarda bulundun.
-
مژده بردن خرگوش سوی نخجیران که شیر در چاه افتاد
- Tavşanın, av hayvanlarına “aslan kuyuya düştü” diye müjde götürmesi
-
چون که خرگوش از رهایی شاد گشت ** سوی نخجیران دوان شد تا به دشت
- Tavşan kurtulduğunda sevinerek ovaya, av hayvanlarına koştu.
-
شیر را چون دید در چه کشته زار ** چرخ میزد شادمان تا مرغزار 1340
- Aslanın kuyuda öldüğünü görünce çayıra doğru döne oynaya gitmekteydi.
-
دست میزد چون رهید از دست مرگ ** سبز و رقصان در هوا چون شاخ و برگ
- Ölümün pençesinden kurtulduğundan ayağı yerden kesilmiş, sevinmiş, el çırpmakta, dallar, yapraklar gibi yeşermiş neşelenmiş, oynamaktaydı.
-
شاخ و برگ از حبس خاک آزاد شد ** سر بر آورد و حریف باد شد
- Dallar, yapraklar, toprak hapsinden kurtulunca başlarını yükseltir, rüzgârın eşi, arkadaşı olurlar.
-
برگها چون شاخ را بشکافتند ** تا به بالای درخت اشتافتند
- Yapraklar, daldaki tomurcukları yarıp çıkınca ağacın tâ üstüne çıkarlar.
-
با زبان شطاه شکر خدا ** میسراید هر بر و برگی جدا
- Her meyve ve her yaprak, tomurcuğunun diliyle Tanrı’nın şükrünü terennüm eder;
-
که بپرورد اصل ما را ذو العطا ** تا درخت استغلظ آمد و استوی 1345
- Bizim aslımızı, ihsan sahibi Tanrı yetiştirdi, nihayet ağaç kalınlaştı, doğrulup yükseldi de.
-
جانهای بسته اندر آب و گل ** چون رهند از آب و گلها شاد دل
- Su ve çamur içinde olan canlar da bataklıklardan, su ve çamurdan kurtulunca gönülleri sevinç dolu bir halde.
-
در هوای عشق حق رقصان شوند ** همچو قرص بدر بینقصان شوند
- Tanrı aşkının havasında raks ederler; ayın on dördü gibi noksansız ve tam bir hale gelirler.