-
شیر را خرگوش در زندان نشاند ** ننگ شیری کاو ز خرگوشی بماند
- Tavşan, aslanı zindana soktu. Aslan için ne ayıp şey; bir tavşancıktan geri kaldı!
-
در چنان ننگی و آن گه این عجب ** فخر دین خواهد که گویندش لقب 1350
- Böyle bir ayba sahip olduğu halde şaşılacak şey şurasıdır ki bir de kendisine Fahreddin lâkabını takmalarını ister!
-
ای تو شیری در تک این چاه فرد ** نفس چون خرگوش خونت ریخت و خورد
- Ey kişi! Sen, bu dünya kuyusunun dibinde mahpus kalan bir aslansın. Tavşan gibi olan nefsin, seni nasıl kahretti?
-
نفس خرگوشت به صحرا در چرا ** تو به قعر این چه چون و چرا
- Senin tavşan nefsin sahrada yiyip içmekte, zevk ve sefa etmekte. Sen ise şu dedikodu, bahis ve münakaşa kuyusunun dibindesin!
-
سوی نخجیران دوید آن شیر گیر ** کابشروا یا قوم إذ جاء البشیر
- O aslan avcısı tavşan, av hayvanlarının bulunduğu yere koşup “birbirinizi muştulayın. Size müjdeci geldi.
-
مژده مژده ای گروه عیشساز ** کان سگ دوزخ به دوزخ رفت باز
- Müjde, ey zevk u sefaya dalmış olanlar! Müjde ki o cehennem köpeği, geldiği cehenneme gitti.
-
مژده مژده کان عدوی جانها ** کند قهر خالقش دندانها 1355
- Müjde! Tanrı o can düşmanının dişlerini söktü!
-
آن که از پنجه بسی سرها بکوفت ** همچو خس جاروب مرگش هم بروفت
- Pençesiyle nice başlar ezen düşmanı, ölüm süpürgesi çerçöp gibi süpürdü, gitti” dedi.
-
جمع شدن نخجیران گرد خرگوش و ثنا گفتن او را
- Av hayvanlarının tavşanın etrafına toplanıp onu övmeleri
-
جمع گشتند آن زمان جمله وحوش ** شاد و خندان از طرب در ذوق و جوش
- O zaman, bütün hayvanlar, sevinçli bir halde gülüp oynayarak, onun yüzünü öptüler,
-
حلقه کردند او چو شمعی در میان ** سجده آوردند و گفتندش که هان
- Etrafına halka oldular. O, çırağ gibi ortalarındaydı. Bütün sahradakiler, ona secde ettiler.