-
مژده مژده کان عدوی جانها ** کند قهر خالقش دندانها 1355
- Müjde! Tanrı o can düşmanının dişlerini söktü!
-
آن که از پنجه بسی سرها بکوفت ** همچو خس جاروب مرگش هم بروفت
- Pençesiyle nice başlar ezen düşmanı, ölüm süpürgesi çerçöp gibi süpürdü, gitti” dedi.
-
جمع شدن نخجیران گرد خرگوش و ثنا گفتن او را
- Av hayvanlarının tavşanın etrafına toplanıp onu övmeleri
-
جمع گشتند آن زمان جمله وحوش ** شاد و خندان از طرب در ذوق و جوش
- O zaman, bütün hayvanlar, sevinçli bir halde gülüp oynayarak, onun yüzünü öptüler,
-
حلقه کردند او چو شمعی در میان ** سجده آوردند و گفتندش که هان
- Etrafına halka oldular. O, çırağ gibi ortalarındaydı. Bütün sahradakiler, ona secde ettiler.
-
تو فرشتهی آسمانی یا پری ** نی تو عزراییل شیران نری
- “Sen gökten inen bir melek misin, yoksa peri misin? Hayır, ne meleksin, ne peri! Sen, erkek aslanların Azrâilisin
-
هر چه هستی جان ما قربان تست ** دست بردی دست و بازویت درست 1360
- Ne olursan ol; canımız sana kurban olsun! Ona galip geldin, elin, kolun sağ olsun!
-
راند حق این آب را در جوی تو ** آفرین بر دست و بر بازوی تو
- Tanrı bu suyu, senin arkından akıttı; eline, koluna aferin!
-
باز گو تا چون سگالیدی به مکر ** آن عوان را چون بمالیدی به مکر
- Bir daha söyle! Onu hile ile nasıl inandırdın; o zalimi, düzenle nasıl kahrettin?
-
باز گو تا قصه درمانها شود ** باز گو تا مرهم جانها شود
- Bir daha söyle ki hikâyen dertlere derman, canlara merhem olsun!
-
باز گو کز ظلم آن استم نما ** صد هزاران زخم دارد جان ما
- Bir daha söyle ki o sitemkârın zulmünden canlarımızda yüz binlerce yaralar var” dediler.