-
حلقه کردند او چو شمعی در میان ** سجده آوردند و گفتندش که هان
- Etrafına halka oldular. O, çırağ gibi ortalarındaydı. Bütün sahradakiler, ona secde ettiler.
-
تو فرشتهی آسمانی یا پری ** نی تو عزراییل شیران نری
- “Sen gökten inen bir melek misin, yoksa peri misin? Hayır, ne meleksin, ne peri! Sen, erkek aslanların Azrâilisin
-
هر چه هستی جان ما قربان تست ** دست بردی دست و بازویت درست 1360
- Ne olursan ol; canımız sana kurban olsun! Ona galip geldin, elin, kolun sağ olsun!
-
راند حق این آب را در جوی تو ** آفرین بر دست و بر بازوی تو
- Tanrı bu suyu, senin arkından akıttı; eline, koluna aferin!
-
باز گو تا چون سگالیدی به مکر ** آن عوان را چون بمالیدی به مکر
- Bir daha söyle! Onu hile ile nasıl inandırdın; o zalimi, düzenle nasıl kahrettin?
-
باز گو تا قصه درمانها شود ** باز گو تا مرهم جانها شود
- Bir daha söyle ki hikâyen dertlere derman, canlara merhem olsun!
-
باز گو کز ظلم آن استم نما ** صد هزاران زخم دارد جان ما
- Bir daha söyle ki o sitemkârın zulmünden canlarımızda yüz binlerce yaralar var” dediler.
-
گفت تایید خدا بود ای مهان ** ور نه خرگوشی که باشد در جهان 1365
- Tavşan dedi ki: “Ey ulular! Tanrı yardım etti, yoksa dünyada bir tavşan kim oluyor ki?
-
قوتم بخشید و دل را نور داد ** نور دل مر دست و پا را زور داد
- Koluma kuvvet, kalbime nur verdi; kalp nuru da elime ayağıma kudret verdi.
-
از بر حق میرسد تفضیلها ** باز هم از حق رسد تبدیلها
- Üstünlükler, Hak’tan gelir, hallerin değişmesi de ondandır.