English    Türkçe    فارسی   

1
1372-1381

  • ترک این شرب ار بگویی یک دو روز ** در کنی اندر شراب خلد پوز
  • Bir iki gün su içmeyi terk edersen ağzını ebediyet şarabına daldırır, o hakikat şarabını içersin
  • تفسیر رجعنا من الجهاد الاصغر الی الجهاد الاکبر
  • “ Küçük muharebeden büyük muharebeye döndük “ sözünün tefsiri
  • ای شهان کشتیم ما خصم برون ** ماند خصمی زو بتر در اندرون‌‌
  • Ey padişahlar! Dışarıdaki düşmanı öldürdük; içimizde ondan beter bir hasım var.
  • کشتن این کار عقل و هوش نیست ** شیر باطن سخره‌‌ی خرگوش نیست‌‌
  • Bunu öldürmek, aklın fikrin işi değil. İçerideki aslan; öyle tavşan maskarası olmaz.
  • دوزخ است این نفس و دوزخ اژدهاست ** کاو به دریاها نگردد کم و کاست‌‌ 1375
  • Cehennem, bu nefistir; cehennem, bir ejderhadır ki harareti denizlerle eksilmez.
  • هفت دریا را در آشامد هنوز ** کم نگردد سوزش آن خلق سوز
  • Yedi denizi içer de yine kocakarıya benzeyen nefsin harareti ve coşkunluğu azalmaz.
  • سنگها و کافران سنگ دل ** اندر آیند اندر او زار و خجل‌‌
  • Taşlar, taş yürekli kâfirler; ağlayıp inleyerek mahcup bir halde cehenneme girerler.
  • هم نگردد ساکن از چندین غذا ** تا ز حق آید مر او را این ندا
  • Hak’tan ona şu nida gelmedikçe bu kadar azaba da kanaat etmez:
  • سیر گشتی سیر گوید نی هنوز ** اینت آتش اینت تابش اینت سوز
  • “Doydun mu” denir. O, kurt ve sırtlan gibi “Hayır, doymadım” der. İşte sana ateş, işte sana hararet!
  • عالمی را لقمه کرد و در کشید ** معده‌‌اش نعره زنان هل من مزید 1380
  • Bütün bir âlemi, bir lokma edip yutar da yine midesi “Daha fazla yok mu” diye bağırır.
  • حق قدم بر وی نهد از لا مکان ** آن گه او ساکن شود از کن فکان‌‌
  • Nihayet Hak, onun üstüne Lâmekân âleminden ayağını koyar da işte o vakit derhal sakinleşir.