-
هر که را هست از هوسها جان پاک ** زود بیند حضرت و ایوان پاک
- Kimin canı, heveslerden arınmışsa derhal tertemiz Tanrı tapusunu, Tanrı dergâhını görür.
-
چون محمد پاک شد زین نار و دود ** هر کجا رو کرد وجه الله بود
- Muhammed, bu ateşten, bu dumandan temizlendiğinden nereye yüz çevirse orada Allah cemalini gördü.
-
چون رفیقی وسوسهی بد خواه را ** کی بدانی ثم وجه الله را
- Seni kötülüğe sevk eden vesveselere yoldaş oldukça “Semme vechullah”ı nasıl bilebilirsin?
-
هر که را باشد ز سینه فتح باب ** او ز هر شهری ببیند آفتاب
- Kimin kalbinde kapı açılırsa gönül göğünde yüzlerce güneş görür.
-
حق پدید است از میان دیگران ** همچو ماه اندر میان اختران 1400
- Yıldızların içinde ay nasıl görünürse başkaları arasında Tanrı da öyle görünür.
-
دو سر انگشت بر دو چشم نه ** هیچ بینی از جهان انصاف ده
- Fakat iki parmağını iki gözünün üstüne koy: bir şey görebilir misin? İnsaf et!
-
گر نبینی این جهان معدوم نیست ** عیب جز ز انگشت نفس شوم نیست
- Sen görmesen de dünya yok değildir. Kusur, ancak şom, nefsin parmağında.
-
تو ز چشم انگشت را بردار هین ** و آن گهانی هر چه میخواهی ببین
- Kendine gel! Gözünden parmağını kaldır da ne istiyorsan gör.
-
نوح را گفتند امت کو ثواب ** گفت او ز آن سوی و استغشوا ثیاب
- Nuh’un ümmeti, Nuh’a “Nerede sevap?” dediler. Nuh “duymamak, görmemek için elbisenize büründüğünüz cihette.
-
رو و سر در جامهها پیچیدهاید ** لا جرم با دیده و نادیدهاید 1405
- Elbiselerinize bürünüp yüzünüzü, başınızı sardınız; ondan dolayı gözünüz olduğu halde görmediniz” dedi.