English    Türkçe    فارسی   

1
1518-1527

  • حبس کردی معنی آزاد را ** بند حرفی کرده ای تو یاد را
  • Serbest olan manayı hapsettin, nefesi bir kelime ile takyit eyledin.
  • از برای فایده این کرده‌‌ای ** تو که خود از فایده در پرده‌‌ای‌‌
  • Sen faydadan mahcup iken; ruhun bedene gelmesindeki faydayı bilmezken; bunu, bir fayda elde etmek için yaparsın da.
  • آن که از وی فایده زاییده شد ** چون نبیند آن چه ما را دیده شد 1520
  • Fayda, kendisinde zuhur eden Tanrı, bizim gördüğümüzü nasıl görmez?
  • صد هزاران فایده ست و هر یکی ** صد هزاران پیش آن یک اندکی‌‌
  • Mananın kelimelerle söylenmesinde yüz binlerce fayda var. Bu faydaların her biri, canın cesede girmesindeki faydaya nispetle pek değersiz.
  • آن دم نطقت که جزو جزوهاست ** فایده شد کل کل خالی چراست‌‌
  • Cüzilerin cüz’ü olan senin bu nefesin, bu söz söylemen, küllî bir fayda temin ederse ruhun bedene girmesiyle meydana gelen küll, neden faydasız olsun?
  • تو که جزوی کار تو با فایده ست ** پس چرا در طعن کل آری تو دست‌‌
  • Sen bir cüz iken fayda görüyorsun. O halde neden kınama elini külle uzatıyor, onu neden kınıyorsun?
  • گفت را گر فایده نبود مگو ** ور بود هل اعتراض و شکر جو
  • Sözün faydası yoksa söyleme, varsa itirazı bırakıp şükretmeye çalış!
  • شکر یزدان طوق هر گردن بود ** نه جدال و رو ترش کردن بود 1525
  • Tanrı’ya şükretmek herkesin boynunun borcudur. Kavga etmek, suratını ekşitmek, şükür değildir.
  • گر ترش رو بودن آمد شکر و بس ** پس چو سرکه شکر گویی نیست کس‌‌
  • Şükretmek surat ekşitmeden ibaretse sirke gibi şükreden hiç kimse yok!
  • سرکه را گر راه باید در جگر ** گو بشو سرکنگبین او از شکر
  • Sirke, ciğere gitmek için yol arıyorsa ona “şekerle karış da sirkengübin ol” de!