-
سرکه را گر راه باید در جگر ** گو بشو سرکنگبین او از شکر
- Sirke, ciğere gitmek için yol arıyorsa ona “şekerle karış da sirkengübin ol” de!
-
معنی اندر شعر جز با خبط نیست ** چون قلاسنگ است اندر ضبط نیست
- Manayı şiire sıkıştırmaya çalışmak, hapsolmakla müsavi, ondan gayrı bir şey değil. Şiirde mana, sapan gibi… istenen yere gitmesine imkan yok.
-
در معنی آن که من أراد أن یجلس مع الله فلیجلس مع أهل التصوف
- “ Tanrı ile oturmak dileyen tasavvuf ehliyle otursun “ sözünün manası
-
آن رسول از خود بشد زین یک دو جام ** نه رسالت یاد ماندش نه پیام
- Elçi, bu bir iki kadehle kendinden geçti; hatırında ne elçilik kaldı, ne getirdiği haber!
-
واله اندر قدرت الله شد ** آن رسول اینجا رسید و شاه شد 1530
- Tanrı kudretine hayran olup kaldı; makam erişip sultan oldu.
-
سیل چون آمد به دریا بحر گشت ** دانه چون آمد به مزرع گشت کشت
- Sel denize kavuştu deniz oldu. Tane ekinliğe vardı, ekin oldu.
-
چون تعلق یافت نان با بو البشر ** نان مرده زنده گشت و با خبر
- Ekmek Âdem Atanın vücuduna karıştı, ölü iken dirildi, haberdar oldu.
-
موم و هیزم چون فدای نار شد ** ذات ظلمانی او انوار شد
- Mum ve odun, ateşe can verip yanınca nursuz vücutları nurlandı.
-
سنگ سرمه چون که شد در دیدهگان ** گشت بینایی شد آن جا دیدبان
- Sürme taşı, (dövülüp) gözlere çekilince iyi görmeye sebep oldu, gözcü kesildi.
-
ای خنک آن مرد کز خود رسته شد ** در وجود زندهای پیوسته شد 1535
- Ne mutlu o adama kendisinden kurtulmuş, diriye ulaşmıştır!
-
وای آن زنده که با مرده نشست ** مرده گشت و زندگی از وی بجست
- Yazık o diriye ki ölü ile oturmuş, ölmüş; hayatını kaybetmiştir!