-
هست قرآن حالهای انبیا ** ماهیان بحر پاک کبریا
- Kur’an; Peygamberlerin, Tanrı’nın temiz ululuk denizindeki balıkların halleridir.
-
ور بخوانی و نهای قرآن پذیر ** انبیا و اولیا را دیده گیر
- Fakat okur da dediğini tutmazsan farzet ki peygamberleri, velileri görmüşsün (inanmadıktan onlara uymadıktan sonra ne fayda !).
-
ور پذیرایی چو بر خوانی قصص ** مرغ جانت تنگ آید در قفص 1540
- Kur’an’ın hükümlerini tutar, kıssalarından hisse alırsan can kuşuna ten kafesi dar gelir.
-
مرغ کاو اندر قفس زندانی است ** مینجوید رستن از نادانی است
- Kafeste mahpus olan kuşun kurtulmak istememesi cahilliktendir.
-
روحهایی کز قفسها رستهاند ** انبیای رهبر شایستهاند
- Kafeslerden kurtulan ruhlar, Tanrı’ya lâyık ve halka rehber olan peygamberlerdir.
-
از برون آوازشان آید ز دین ** که ره رستن ترا این است این
- Onların sesleri, kafeslerin dışından ve din makamından gelir: “Sana kurtuluş yolu ancak budur, bu!
-
ما به دین رستیم زین ننگین قفس ** جز که این ره نیست چارهی این قفس
- Biz bu daracık kafesten bununla kurtulduk. Bu kafesten kurtulmanın bundan başka çaresi yok!
-
خویش را رنجور سازی زار زار ** تا ترا بیرون کنند از اشتهار 1545
- Kazandığın şöhretten kurtulman için inleyip duran bir hasta haline gir!
-
که اشتهار خلق بند محکم است ** در ره این از بند آهن کی کم است
- Zaten halk arasında meşhur olmak, sağlam bir bağdır. Bu bağ bu yolda demir bir bağdan aşağı mıdır ki?”
-
قصهی بازرگان که طوطی محبوس او او را پیغام داد به طوطیان هندوستان هنگام رفتن به تجارت
- Bir tâcirin ticaret için Hindistan’a gitmesi ve mahpus dudusunun, onunla Hindistan dudularına haber yollaması
-
بود بازرگانی او را طوطیی ** در قفس محبوس زیبا طوطیی
- Bir tacirin bir dudusu vardı, kafeste hapsedilmiş, güzel bir duduydu.