English    Türkçe    فارسی   

1
1551-1560

  • گفت طوطی را چه خواهی ارمغان ** کارمت از خطه‌‌ی هندوستان‌‌
  • Duduya da “Sen ne armağan istersin, sana Hindistan elinden ne getireyim?” dedi.
  • گفتش آن طوطی که آن جا طوطیان ** چون ببینی کن ز حال من بیان‌‌
  • Dudu dedi ki: “Oradaki duduları görünce benim halimi anlat.
  • کان فلان طوطی که مشتاق شماست ** از قضای آسمان در حبس ماست‌‌
  • De ki: Sizin müştakınız olan filan dudu, Tanrı’nın takdiriyle bizim mahpusumuzdur.
  • بر شما کرد او سلام و داد خواست ** وز شما چاره و ره ارشاد خواست‌‌
  • Size selâm söyledi, yardım istedi; sizden bir çare, bir kurtuluş yolu diledi.
  • گفت می‌‌شاید که من در اشتیاق ** جان دهم اینجا بمیرم در فراق‌‌ 1555
  • Dedi ki: Reva mıdır ben iştiyakınızla gurbet elde can vereyim.
  • این روا باشد که من در بند سخت ** گه شما بر سبزه گاهی بر درخت‌‌
  • Sıkı bir hapis içinde olayım da siz gâh yeşilliklerde, gâh ağaçlarda zevk ve sefa edesiniz.
  • این چنین باشد وفای دوستان ** من در این حبس و شما در بوستان‌‌
  • Dostların vefası böyle mi olur? Ben şu hapis içindeyim, siz gül bahçelerinde.
  • یاد آرید ای مهان زین مرغ زار ** یک صبوحی در میان مرغزار
  • Ey Ulular! Bir seher çağı şarap meclisinde bu inleyen garibi de hatırlayın!
  • یاد یاران یار را میمون بود ** خاصه کان لیلی و این مجنون بود
  • Dostların sevgiliyi anması, sevgiliye ne mutludur. Hele anan ve anılanın biri Leylâ, öbürü Mecnun olursa.
  • ای حریفان بت موزون خود ** من قدحها می‌‌خورم پر خون خود 1560
  • Ey güzel endamlı sevgilinin mahremleri! Kendi kanımla doldurduğum peymaneleri içmem reva mı?