-
و الله ار زین خار در بستان شوم ** همچو بلبل زین سبب نالان شوم
- Tanrı hakkı için bu dikenden kurtulur, gül bahçesine kavuşursam bu sebepten bülbül gibi feryat ederim.
-
این عجب بلبل که بگشاید دهان ** تا خورد او خار را با گلستان
- Bu ne şaşılacak şey bülbüldür ki ağzını açınca dikeni de gül bahçesiyle beraber yutar, ikisini de bir görür!
-
این چه بلبل این نهنگ آتشی است ** جمله ناخوشها ز عشق او را خوشی است
- Bu bülbül değil, ateş canavarı! Onun aşkıyla bütün kötü şeyler, kendisine hoş gelmekte!
-
عاشق کل است و خود کل است او ** عاشق خویش است و عشق خویش جو
- Güle âşık, hâlbuki esasen kendisi gül, kendisine âşık, kendi aşkını aramakta!”
-
صفت اجنحهی طیور عقول الهی
- İlâhî akıl kuşlarının kanatlarının evsafı
-
قصهی طوطی جان زین سان بود ** کو کسی کو محرم مرغان بود 1575
- Can dudusunun hikâyesi de bu çeşittir. Fakat nerede kuşlara mahrem olan kişi?
-
کو یکی مرغی ضعیفی بیگناه ** و اندرون او سلیمان با سپاه
- Nerede zayıf ve suçsuz bir kuş ki onun içine Süleyman, askeriyle ordu kurmuş olsun!
-
چون بنالد زار بیشکر و گله ** افتد اندر هفت گردون غلغله
- Şükür yahut şikâyetle feryat edince yere, göğe zelzeleler düşsün!
-
هر دمش صد نامه صد پیک از خدا ** یا ربی زو شصت لبیک از خدا
- Her demde ona Tanrı’dan yüz mektup, yüz haberci erişsin; o bir kere “Ya Rabbi” deyince Hak’tan altmış kere “Lebbeyk” sesi gelsin!
-
زلت او به ز طاعت نزد حق ** پیش کفرش جمله ایمانها خلق
- Hatası, Tanrı indinde ibadetten daha iyi olsun; küfrüne nispetle bütün halkın imanı değersiz kalsın!
-
هر دمی او را یکی معراج خاص ** بر سر تاجش نهد صد تاج خاص 1580
- Öyle kişiye her nefeste hususi miraç vardır. Tanrı, onun tacının üstüne yüzlerce hususi taç koyar.