- 
		    گفت دانستم که رنجت چیست زود ** در خلاصت سحرها خواهم نمود
 
		    - Hekim, “Hastalığının ne olduğunu hemen anladım. Seni tedavi hususunda sihirler göstereceğim;
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    شاد باش و فارغ و ایمن که من ** آن کنم با تو که باران با چمن
 
		    - Sevin, ilişik etme, emin ol ki yağmur çimenlere ne yaparsa ben de sana onu yapacağım;
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    من غم تو میخورم تو غم مخور ** بر تو من مشفقترم از صد پدر
 
		    - Ben, senin gamını çekmekteyim, sen gam yeme; ben sana yüz babadan daha şefkatliyim;
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    هان و هان این راز را با کس مگو ** گر چه از تو شه کند بس جستجو
 
		    - Aman, sakın ha, bu sırrı kimseye söyleme; padişah senden bunu ne kadar sorup soruştursa yine sakla;
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   چون که اسرارت نهان در دل شود ** آن مرادت زودتر حاصل شود   175
 
		    - Sırların gönülde gizli kalırsa o muradın çabucak hâsıl olur; dedi.
 
		  
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    گفت پیغمبر که هر که سر نهفت ** زود گردد با مراد خویش جفت
 
		    - Peygamber demiştir ki: “Her kim sırrını saklar ise çabucak muradına erişir.”
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    دانه چون اندر زمین پنهان شود ** سر آن سر سبزی بستان شود
 
		    - Tohum toprak içinde gizlenince, onun gizlenmesi, bahçenin yeşillenmesi ile neticelenir.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    زر و نقره گر نبودندی نهان ** پرورش کی یافتندی زیر کان
 
		    - Altın ve gümüş gizli olmasalardı... Madende nasıl musaffa olurlar, nasıl altın ve gümüş haline gelirlerdi?
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    وعدهها و لطفهای آن حکیم ** کرد آن رنجور را ایمن ز بیم
 
		    - O hekimin vaatleri ve lütufları hastayı korkudan emin etti.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   وعدهها باشد حقیقی دل پذیر ** وعدهها باشد مجازی تاسهگیر   180
 
		    - Hakiki olan vaatleri gönül kabul eder, içten gelmeyen vaatler ise insanı ıstıraba sokar.