-
شاد باش و فارغ و ایمن که من ** آن کنم با تو که باران با چمن
- Sevin, ilişik etme, emin ol ki yağmur çimenlere ne yaparsa ben de sana onu yapacağım;
-
من غم تو میخورم تو غم مخور ** بر تو من مشفقترم از صد پدر
- Ben, senin gamını çekmekteyim, sen gam yeme; ben sana yüz babadan daha şefkatliyim;
-
هان و هان این راز را با کس مگو ** گر چه از تو شه کند بس جستجو
- Aman, sakın ha, bu sırrı kimseye söyleme; padişah senden bunu ne kadar sorup soruştursa yine sakla;
-
چون که اسرارت نهان در دل شود ** آن مرادت زودتر حاصل شود 175
- Sırların gönülde gizli kalırsa o muradın çabucak hâsıl olur; dedi.
-
گفت پیغمبر که هر که سر نهفت ** زود گردد با مراد خویش جفت
- Peygamber demiştir ki: “Her kim sırrını saklar ise çabucak muradına erişir.”
-
دانه چون اندر زمین پنهان شود ** سر آن سر سبزی بستان شود
- Tohum toprak içinde gizlenince, onun gizlenmesi, bahçenin yeşillenmesi ile neticelenir.
-
زر و نقره گر نبودندی نهان ** پرورش کی یافتندی زیر کان
- Altın ve gümüş gizli olmasalardı... Madende nasıl musaffa olurlar, nasıl altın ve gümüş haline gelirlerdi?
-
وعدهها و لطفهای آن حکیم ** کرد آن رنجور را ایمن ز بیم
- O hekimin vaatleri ve lütufları hastayı korkudan emin etti.
-
وعدهها باشد حقیقی دل پذیر ** وعدهها باشد مجازی تاسهگیر 180
- Hakiki olan vaatleri gönül kabul eder, içten gelmeyen vaatler ise insanı ıstıraba sokar.
-
وعدهی اهل کرم گنج روان ** وعدهی نااهل شد رنج روان
- Kerem ehlinin vaatleri akıp duran, eseri daima görünen hazinedir. Ehil olmayanların, kerem sahibi bulunmayanların vaatleri ise gönül azabıdır.
-
دریافتن آن ولی رنج را و عرض کردن رنج او را پیش پادشاه
- O velinin, halayığın hastalığını anlaması ve padişaha arz etmesi