-
خاک غم را سرمه سازم بهر چشم ** تا ز گوهر پر شود دو بحر چشم
- İki deniz gibi olan gözlerimin incilerle dolması için gam toprağını gözüme sürme gibi çekmekteyim.
-
اشک کان از بهر او بارند خلق ** گوهر است و اشک پندارند خلق 1780
- Halkın onun için döktüğü gözyaşları incidir; halk gözyaşı sanır.
-
من ز جان جان شکایت میکنم ** من نیم شاکی روایت میکنم
- Ben canlar canından şikâyetçi değilim, hikâye etmekteyim.
-
دل همیگوید کز او رنجیدهام ** وز نفاق سست میخندیدهام
- Gönül,” ben ondan incindim” dedikçe, gönlün bu asılsız ve ehemmiyetsiz nifakına gülmekteyim.
-
راستی کن ای تو فخر راستان ** ای تو صدر و من درت را آستان
- Ey doğruların medar-ı iftiharı! Doğrulukta bulun. Ey baş köşe! Ben senin kapında eşiğim.
-
آستان و صدر در معنی کجاست ** ما و من کو آن طرف کان یار ماست
- Mana âleminde başköşe nerede, eşik nerede? Sevgilimizin bulunduğu yerde biz ve ben nerede?
-
ای رهیده جان تو از ما و من ** ای لطیفهی روح اندر مرد و زن 1785
- Ey canı biz ve ben kaydından kurtulan! Ey erkekte kadında söze ve vasfa sığmaz ruh!
-
مرد و زن چون یک شود آن یک تویی ** چون که یک جا محو شد آنک تویی
- Erkek, kadın kaydı kalkıp bir olunca o bir, sensin. Birler de aradan kalkınca kalan yalnız sensin.
-
این من و ما بهر آن بر ساختی ** تا تو با خود نرد خدمت باختی
- Kendi kendinle huzur tavlasını oynamak için bu “ben” ve “biz”i vücuda getirdin.
-
تا من و توها همه یک جان شوند ** عاقبت مستغرق جانان شوند
- Bu suretle “ben” ve “sen” ler, umumiyetle bir can haline gelirler, sonunda da sevgiliye mustağrak olurlar.