-
ما چو زنبوریم و قالبها چو موم ** خانه خانه کرده قالب را چو موم
- Biz arı gibiyiz, bedenler mum gibi. Tanrı, bedenleri bal mumu gibi göz göz ev ev yapmıştır.
-
رجوع به حکایت خواجهی تاجر
- Tacir hikâyesine dönüş
-
بس دراز است این حدیث خواجه گو ** تا چه شد احوال آن مرد نکو
- Bu bahis çok uzundur, tacirin hikâyesini anlat ki o iyi adamın ne hale geldiği, ne olduğu anlaşılsın.
-
خواجه اندر آتش و درد و حنین ** صد پراکنده همیگفت این چنین 1815
- Tacir, ateşler, dertler, feryatlar içinde, böyle yüzlerce karmakarışık sözler söylüyordu.
-
گه تناقض گاه ناز و گه نیاز ** گاه سودای حقیقت گه مجاز
- Gâh birbirini tutmaz sözler söylüyor, gâh naz ediyor, gâh niyaz eyliyor; gâh hakikat aşkını, gâh mecaz sevdasını ifade ediyordu.
-
مرد غرقه گشته جانی میکند ** دست را در هر گیاهی میزند
- Suya batan adam fazla debelenir, eline geçen ota tutunur.
-
تا کدامش دست گیرد در خطر ** دست و پایی میزند از بیم سر
- O tehlike zamanında elini kim tutacak diye can korkusuyla şuraya, buraya elini sallar durur, yüzmeye çalışıp çabalar.
-
دوست دارد یار این آشفتگی ** کوشش بیهوده به از خفتگی
- Sevgili, bu divaneliği, bu perişanlığı sever. Beyhude yere çalışıp çabalamak, uyumaktan iyidir.
-
آن که او شاه است او بیکار نیست ** ناله از وی طرفه کاو بیمار نیست 1820
- Padişah olan; işsiz, güçsüz değildir. Hasta olmayanın feryat ve figan etmesi, şaşılacak şeydir!
-
بهر این فرمود رحمان ای پسر ** کل يوم هو فی شأن ای پسر
- Tanrı, ey oğul, onun için “Külle yevmin hüve fi şe’n “ buyurdu.
-
اندر این ره میتراش و میخراش ** تا دم آخر دمی فارغ مباش
- Bu yolda yolun, tırmalan, son nefese kadar bir an bile boş durma!