-
مرد غرقه گشته جانی میکند ** دست را در هر گیاهی میزند
- Suya batan adam fazla debelenir, eline geçen ota tutunur.
-
تا کدامش دست گیرد در خطر ** دست و پایی میزند از بیم سر
- O tehlike zamanında elini kim tutacak diye can korkusuyla şuraya, buraya elini sallar durur, yüzmeye çalışıp çabalar.
-
دوست دارد یار این آشفتگی ** کوشش بیهوده به از خفتگی
- Sevgili, bu divaneliği, bu perişanlığı sever. Beyhude yere çalışıp çabalamak, uyumaktan iyidir.
-
آن که او شاه است او بیکار نیست ** ناله از وی طرفه کاو بیمار نیست 1820
- Padişah olan; işsiz, güçsüz değildir. Hasta olmayanın feryat ve figan etmesi, şaşılacak şeydir!
-
بهر این فرمود رحمان ای پسر ** کل يوم هو فی شأن ای پسر
- Tanrı, ey oğul, onun için “Külle yevmin hüve fi şe’n “ buyurdu.
-
اندر این ره میتراش و میخراش ** تا دم آخر دمی فارغ مباش
- Bu yolda yolun, tırmalan, son nefese kadar bir an bile boş durma!
-
تا دم آخر دمی آخر بود ** که عنایت با تو صاحب سر بود
- Olabilir ki son nefeste bir dem inayete erişirsin. O inayet, seni sırdaş eder.
-
هر چه میکوشند اگر مرد و زن است ** گوش و چشم شاه جان بر روزن است
- Padişahın kulağı, gözü penceredir; erkeğin canı olsun, kadının canı olsun... bir can neye çalışırsa, onu duyar, görür!
-
برون انداختن مرد تاجر طوطی را از قفس و پریدن طوطی مرده
- Tacirin, ölü duduyu kafesten dışarı atması ve dudunun uçması
-
بعد از آنش از قفس بیرون فگند ** طوطیک پرید تا شاخ بلند 1825
- Tacir ondan sonra duduyu kafesten dışarı attı. Duducuk, uçup bir yüksek ağacın dalına kondu.
-
طوطی مرده چنان پرواز کرد ** کافتاب از چرخ ترکی تاز کرد
- Güneş, ufuktan nasıl süratle doğarsa o dudu da, o çeşit uçtu.