-
بیعنایات حق و خاصان حق ** گر ملک باشد سیاه استش ورق
- Tanrı’nın ve Tanrı erlerinin inayetleri olmazsa melek bile olsa defteri kapkaradır.
-
ای خدا ای فضل تو حاجت روا ** با تو یاد هیچ کس نبود روا 1880
- Ey Tanrı, ey ihsanı hacetler reva eden! Sana karşı hiçbir kimsenin adını anmak lâyık değil.
-
این قدر ارشاد تو بخشیدهای ** تا بدین بس عیب ما پوشیدهای
- Bu kadarcık irşat kudretini de sen bağışladın, şimdiye kadar nice ayıplarımızı örttün.
-
قطرهای دانش که بخشیدی ز پیش ** متصل گردان به دریاهای خویش
- Ezelde bağışladığın irfan katrasını, denizlerine ulaştır.
-
قطرهای علم است اندر جان من ** وارهانش از هوا وز خاک تن
- Canımdaki, bir katra ilimden ibarettir; onu ten havasından, ten toprağından kurtar!
-
پیش از آن کاین خاکها خسفش کنند ** پیش از آن کاین بادها نشفش کنند
- Bu topraklar, onu örtmeden; bu rüzgârlar, onu kurutmadan önce sen halâs et!
-
گر چه چون نشفش کند تو قادری ** کش از ایشان واستانی واخری 1885
- Gerçi rüzgârlar, onu kurutsa, mahvetse bile sen, onlardan tekrar kurtarmağa ve almağa kâdirsin.
-
قطرهای کاو در هوا شد یا که ریخت ** از خزینهی قدرت تو کی گریخت
- Havaya giden yahut yere dökülen katra, senin kudret hazinenden nasıl kaçabilir?
-
گر در آید در عدم یا صد عدم ** چون بخوانیش او کند از سر قدم
- Yok olsa yahut yokluğun yüz kat dibine girse bile sen onu çağırınca başını ayak yapıp koşar.
-
صد هزاران ضد ضد را میکشد ** بازشان حکم تو بیرون میکشد
- Yüzbinlerce zıt, zıddını mahveder; sonra senin emrin yine onları varlık âlemine getirir.