-
پیش از آن کاین خاکها خسفش کنند ** پیش از آن کاین بادها نشفش کنند
- Bu topraklar, onu örtmeden; bu rüzgârlar, onu kurutmadan önce sen halâs et!
-
گر چه چون نشفش کند تو قادری ** کش از ایشان واستانی واخری 1885
- Gerçi rüzgârlar, onu kurutsa, mahvetse bile sen, onlardan tekrar kurtarmağa ve almağa kâdirsin.
-
قطرهای کاو در هوا شد یا که ریخت ** از خزینهی قدرت تو کی گریخت
- Havaya giden yahut yere dökülen katra, senin kudret hazinenden nasıl kaçabilir?
-
گر در آید در عدم یا صد عدم ** چون بخوانیش او کند از سر قدم
- Yok olsa yahut yokluğun yüz kat dibine girse bile sen onu çağırınca başını ayak yapıp koşar.
-
صد هزاران ضد ضد را میکشد ** بازشان حکم تو بیرون میکشد
- Yüzbinlerce zıt, zıddını mahveder; sonra senin emrin yine onları varlık âlemine getirir.
-
از عدمها سوی هستی هر زمان ** هست یا رب کاروان در کاروان
- Aman ya Rabbi! Her an yokluk âleminden varlık âlemine katar katar yüz binlerce kervan gelip durmakta!
-
خاصه هر شب جمله افکار و عقول ** نیست گردد غرق در بحر نغول 1890
- Hele her gece, bütün ruhlar, bütün akıllar, o uçsuz bucaksız derin denizde batar, yok olurlar.
-
باز وقت صبح آن اللهیان ** بر زنند از بحر سر چون ماهیان
- Yine sabah vakti, o Tanrı’ya mensup ruhlar ve akıllar, balıklar gibi denizden baş çıkarırlar.
-
در خزان آن صد هزاران شاخ و برگ ** از هزیمت رفته در دریای مرگ
- Güz mevsiminde o yüz binlerce dallar, yapraklar; bozguna uğrayıp ölüm denizine giderler.
-
زاغ پوشیده سیه چون نوحهگر ** در گلستان نوحه کرده بر خضر
- Kara kuzgun; yaslılar gibi siyahlar giyinerek bağlarda, yeşilliklerin matemini tutar.