-
اینک این خلعت بگیر و زر و سیم ** چون بیایی خاص باشی و ندیم
- Şimdicek şu elbiseyi, altın ve gümüşü al da gelince de padişahın havassından ve nedimlerinden olursun.”
-
مرد مال و خلعت بسیار دید ** غره شد از شهر و فرزندان برید 190
- Adam; çok malı, çok parayı görünce gururlandı, şehirden çoluk çocuktan ayrıldı.
-
اندر آمد شادمان در راه مرد ** بیخبر کان شاه قصد جانش کرد
- Adam, neşeli bir halde yola düştü. Haberi yoktu ki padişah canına kastetmişti.
-
اسب تازی بر نشست و شاد تاخت ** خونبهای خویش را خلعت شناخت
- Arap atına binip sevinçle koşturdu, kendi kanının diyetini elbise sandı!
-
ای شده اندر سفر با صد رضا ** خود به پای خویش تا سوء القضا
- Ey yüzlerce razılıkla sefere düşen ve bizzat kendi ayağı ile kötü bir kazaya giden!
-
در خیالش ملک و عز و مهتری ** گفت عزرائیل رو آری بری
- Hayalinde mülk, şeref ve ululuk. Fakat Azrail “Git, evet, muradına erişirsin” demekte!
-
چون رسید از راه آن مرد غریب ** اندر آوردش به پیش شه طبیب 195
- O garip kişi yoldan gelince, hekim, onu padişahın huzuruna götürdü;
-
سوی شاهنشاه بردندش به ناز ** تا بسوزد بر سر شمع طراز
- Güzellik mumunun başı ucunda yakılması için onu, padişahın yanına izzet ve ikramla iletti.
-
شاه دید او را بسی تعظیم کرد ** مخزن زر را بدو تسلیم کرد
- Padişah, onu görünce pek ağırladı, altın hazinesini ona teslim etti.
-
پس حکیمش گفت کای سلطان مه ** آن کنیزک را بدین خواجه بده
- Sonra hekim dedi ki: “Ey büyük sultan o cariyeciği bu tacire ver