کاین کدو با خنب پیوسته ست سخت ** نی چو تو شاد آن کدوی نیک بخت1945
Çünkü bu testi, küple adamakıllı birleşmiştir; o iyi bahtlı testi, senin gibi (zahiri zevklerle şad değil, hakiki neşeyle neşelenmiş) tir.
گفت طوبی من رآنی مصطفا ** و الذی یبصر لمن وجهی رأی
Mustafa, “Beni görene benim yüzümü gören kişiyi görene ne mutlu” dedi.
چون چراغی نور شمعی را کشید ** هر که دید آن را یقین آن شمع دید
Bir mumdan yanmış olan çırağı gören, yakînen o mumu görmüştür.
همچنین تا صد چراغ ار نقل شد ** دیدن آخر لقای اصل شد
Bu tarzda o mumdan yakılan çırağdan başka bir çırağ, ondan da diğer bir mum yakılsa ve ta yüzüncü muma kadar, hep o ilk mumun nuru intikal etse, sonuncu mumu görmek, hepsinin aslı olan ilk mumu görmektir.
خواه از نور پسین بستان تو آن ** هیچ فرقی نیست خواه از شمعدان
İstersen o nuru, son çırağdan al, istersen ilk çırağdan hiç fark yok.