زیر و بالا پیش و پس وصف تن است ** بیجهت آن ذات جان روشن است
Alt, üst, ön, art; cismin vasfıdır. Nurani olan can ise bunlardan münezzeh ve cihetsizdir.
بر گشا از نور پاک شه نظر ** تا نپنداری تو چون کوته نظر
Kısa görüşlüler gibi zanna düşmemek için gözünü, o pâ padişahın nuruyla aç!
که همینی در غم و شادی و بس ** ای عدم کو مر عدم را پیش و پس2010
Sen mademki zahiri önü, sonu düşünmektesin... Ancak ve ancak bu gam ve neşe âlemindesin. Ey hakikatte yok olan! Yok olan nerede ön, nerede son?
روز باران است میرو تا به شب ** نی از این باران از آن باران رب
Yağmurlu gündür, gece çağına kadar yürü! Bu yağmur, bildiğimiz yağmur değil! Tanrı yağmurlarından.
قصهی سؤال کردن عایشه از مصطفی علیه السلام که امروز باران بارید چون تو سوی گورستان رفتی جامههای تو چون تر نیست
Ayşe’nin -Tanrı ondan razı olsun- Mustafa Sallâllahu aleyhi vessellem’e “ Bugün yağmur yağdı. Sen mezarlığa gittiğin halde niçin elbisen ıslak değil? “diye sorması
مصطفی روزی به گورستان برفت ** با جنازهی مردی از یاران برفت
Mustafa, bir gün, dostlarından birinin cenazesiyle ve dostlarla mezarlığa gitti.
خاک را در گور او آگنده کرد ** زیر خاک آن دانهاش را زنده کرد
Onun mezarına toprak doldurdu, tohumunu yeraltında diriltti.
این درختانند همچون خاکیان ** دستها بر کردهاند از خاکدان
Bu ağaçlar, toprak altındaki insanlara benzerler. Ellerini topraktan çıkarıp;
سوی خلقان صد اشارت میکنند ** و آن که گوش استش عبارت میکنند2015
Halka doğru yüz türlü işaretlerde bulunurlar, duyana söz söylerler.
با زبان سبز و با دست دراز ** از ضمیر خاک میگویند راز
Yeşil dilleriyle, uzun elleriyle toprağın içindeki sırları anlatırlar.
همچو بطان سر فرو برده به آب ** گشته طاوسان و بوده چون غراب
Kazlar gibi başlarını su içine çekmişler. Karga gibiyken tavus haline gelmişlerdir.