گفت آن خواهم که دایم شد بقاش ** بشنو ای غافل کم از چوبی مباش
Hannâne “Daim ve baki olanı isterim” dedi. Ey gafil, dinle de bir ağaçtan aşağı kalma!
آن ستون را دفن کرد اندر زمین ** تا چو مردم حشر گردد یوم دین
Peygamber, kıyamet günü insanlar gibi dirilmesi için o ağacı yere gömdü.
تا بدانی هر که را یزدان بخواند ** از همه کار جهان بیکار ماند2120
Bunu duy da bil ki Tanrı, kimi kendisine davet ettiyse o kimse bütün dünya işlerinden vazgeçmiştir.
هر که را باشد ز یزدان کار و بار ** یافت بار آن جا و بیرون شد ز کار
Kim, Tanrı’dan tevfika mazhar olursa o âleme yol bulmuş, dünya işinden çıkmıştır.
آن که او را نبود از اسرار داد ** کی کند تصدیق او نالهی جماد
Bir kimsenin Tanrı sırlarından nasibi olmazsa cemadın inlemesini nasıl tasdik eder?
گوید آری نه ز دل بهر وفاق ** تا نگویندش که هست اهل نفاق
Evet, der ama yürekten değil. Kendisine münafık demesinler diye tasdik edenlere uyar, zâhiren tasdik eder.
گر نیندی واقفان امر کن ** در جهان رد گشته بودی این سخن
Eğer cemadat Tanrı’nın “Kün-ol” emrine vakıf olmasalar ( ve bu emri duyup, bu emre uyup, varlık âlemine gelmemiş bulunsalardı) bu söz âlemde o vakit reddedilirdi.
صد هزاران ز اهل تقلید و نشان ** افکندشان نیم وهمی در گمان2125
Yüz binlerce taklit ve istidlâl ehlini, pek cüzi bir vehim, şüpheye düşürür.
که به ظن تقلید و استدلالشان ** قایم است و جمله پر و بالشان
Çünkü taklitleri de istidlâlleri de, hattâ bütün kolları, kanatları da zanla kaimdir.
شبههای انگیزد آن شیطان دون ** در فتند این جمله کوران سر نگون
O aşağılık Şeytan, bir şüphe meydana getirir. Bütün bu körler tepe takla düşerler.