چون تقاضا بر تقاضا میرسد ** موج آن دریا بدین جا میرسد2215
Fakat birbiri ardınca durmadan zuhur ettikçe zuhur ediyor. Bundan dolayı da denizin dalgaları buraya gelip durmakta.
چون که قصهی حال پیر اینجا رسید ** پیر و حالش روی در پرده کشید
İhtiyar çalgıcının hikâyesi buraya varınca ihtiyarda yüzünü perde arkasına çekti, ahvali de.
پیر دامن را ز گفتوگو فشاند ** نیم گفته در دهان ما بماند
İhtiyar, eteğini dedikodudan silkti; ona ait bizim ağzımızda ancak yarım bir söz kaldı.
از پی این عیش و عشرت ساختن ** صد هزاران جان بشاید باختن
Bu ayşü işreti düzüp koşma uğrunda yüz binlerce can feda edilse değer.
در شکار بیشهی جان باز باش ** همچو خورشید جهان جانباز باش
Can ormanındaki avcılıkta doğan ol; cihanın güneşi gidip canla oyna!
جان فشان افتاد خورشید بلند ** هر دمی تی میشود پر میکنند2220
Yüce güneş, can vere gelmiştir; her nefeste boşaldıkça (nurla ) doldururlar.
جان فشان ای آفتاب معنوی ** مر جهان کهنه را بنما نوی
Ey mânevi güneş, can ver de eski cihana yenilik göster.
در وجود آدمی جان و روان ** میرسد از غیب چون آب روان
İnsanın vücuduna akıl ve ruh, gayb âleminden akar su gibi gelmekte.
تفسیر دعای آن دو فرشته که هر روز بر سر هر بازاری منادی میکنند که اللهم أعط کل منفق خلفا اللهم أعط کل ممسک تلفا و بیان کردن که آن منفق مجاهد راه حق است نه مسرف راه هوا
Her Pazar yerinde “ Yarabbi, muhtaçları doyuranların her birerine verdiklerine karşılık mükâfat ihsan eyle. Yarabbi, vermeyip saklayanların mallarını da telef et, onları zararlandır” diye dua eden iki meleğin dualarını tefsir ve o verici kişinin Tanrı yolunda mücahit olduğu, heva ve heves yolunda müsrif olmadığı
گفت پیغمبر که دایم بهر پند ** دو فرشتهی خوش منادی میکنند
Peygamber dedi ki: “Öğüt vermek üzere iki melek hoş bir surette nida ederler:
کای خدایا منفقان را سیر دار ** هر درمشان را عوض ده صد هزار
Ey Tanrı, muhtaçlara ihtiyaçları olan şeyi verenleri doyur, verdikleri her dirheme karşılık yüz bin ihsan et!