-
ای خدایا ممسکان را در جهان ** تو مده الا زیان اندر زیان 2225
- Yarabbi, malını esirgeyenlere de ziyan içinde ziyandan başka bir şey verme!”
-
ای بسا امساک کز انفاق به ** مال حق را جز به امر حق مده
- Fakat nice esirgemeler vardır ki vermeden iyidir. Tanrı malını Tanrı’nın buyurduğu yerden gayriye verme,
-
تا عوض یابی تو گنج بیکران ** تا نباشی از عداد کافران
- Ki hadde hesaba sığmaz hazine elde edesin ve bu suretle kâfirlere, küfranı nimet edenlere katılmayasın.
-
کاشتران قربان همیکردند تا ** چیره گردد تیغشان بر مصطفا
- Kâfirler; kılıçları, Mustafa’ya üstün olsun diye develer kurban edenlerdi.
-
امر حق را باز جو از واصلی ** امر حق را در نیابد هر دلی
- Tanrı emrini, Tanrı’ya ulaşmış birisinden sor, öğren. Her gönül, Tanrı emrini anlayamaz.
-
چون غلام یاغیی کاو عدل کرد ** مال شه بر باغیان او بذل کرد 2230
- (Yersiz ihsan), âsi bir kölenin, gûya adalet ediyorum, ihsanda bulunuyorum diye padişahın malını âsilere dağıtmasına benzer.
-
در نبی انذار اهل غفلت است ** کان همه انفاقهاشان حسرت است
- Kur’an’da “onların bütün ihsanları hasretten ibarettir” diye gaflet ehlini korkutan bir âyet vardır.
-
عدل این یاغی و دادش نزد شاه ** چه فزاید دوری و روی سیاه
- Şu âsinin adlü ihsanı, onu padişahtan daha ziyade uzaklaştırır, gözden düşürür ve ancak yüzünü kara eder.
-
سروران مکه در حرب رسول ** بودشان قربان به اومید قبول
- Mekke ulularının Peygamberle harp ederken kurban kesmeleri de , Tanrı tarafından kabul edilir ümidiyleydi.
-
بهر این مومن همیگوید ز بیم ** در نماز اهد الصراط المستقیم
- İşte bunun için mümin tevfika mazhar olamamak korkusundan daima namazda “İhdinas sıratal mustakim” der.