-
آن درم دادن سخی را لایق است ** جان سپردن خود سخای عاشق است 2235
- O para veriş cömert kişiye lâyıktır. Can vermekse esasen âşıkın vergisidir.
-
نان دهی از بهر حق نانت دهند ** جان دهی از بهر حق جانت دهند
- Hak uğruna ekmek verirsen sana ekmek verirler; Hak uğruna can verirsen sana da can bahşederler.
-
گر بریزد برگهای این چنار ** برگ بیبرگیش بخشد کردگار
- Şu çınarın yaprakları dökülürse Tanrı, ona yapraksızlık azığı bağışlar.
-
گر نماند از جود در دست تو مال ** کی کند فضل خدایت پای مال
- Dağıtmaktan dolayı elinde mal kalmazsa Tanrı’nın inayeti, seni hiç ayaklar altında çiğnetir mi?
-
هر که کارد گردد انبارش تهی ** لیکش اندر مزرعه باشد بهی
- Bir adam ekin ekince ambarı boşalır ama bu işin iyiliği, tarlada belli olur.
-
و آن که در انبار ماند و صرفه کرد ** اشپش و موش و حوادث پاک خورد 2240
- Fakat tohumu ambara kor, biriktirirse zaman geçtikçe bitler, fareler, o tohumu yiyip bitirirler.
-
این جهان نفی است در اثبات جو ** صورتت صفر است در معنات جو
- Bu cihan tamamiyle fânidir; aradığını sebatlı, kararlı âlemde ara! Sûretin sıfırdan ibarettir; dilediğini mâna âleminde dile!
-
جان شور تلخ پیش تیغ بر ** جان چون دریای شیرین را بخر
- Acı ve tuzlu canı kılıç önüne koy, feda et de tatlı bir deniz gibi olan canı al!
-
ور نمیدانی شدن زین آستان ** باری از من گوش کن این داستان
- Eğer bu kapıdan bunu almaya kudretin yoksa bari şu hikâyeyi dinle!
-
قصهی خلیفه که در کرم در زمان خود از حاتم طایی گذشته بود و نظیر خود نداشت
- Zamanında Kerem ve ihsanda Hatemi Tai’yi geçen ve nazirî bulunmayan Halifenin hikâyesi
-
یک خلیفه بود در ایام پیش ** کرده حاتم را غلام جود خویش
- Eski zamanda bir halife vardı ki, Hâtem’i cömertliğine köle etmişti.