-
دردها از مرگ میآید رسول ** از رسولش رو مگردان ای فضول
- Hastalıklar, ölümden elçi olarak gelmektedir; ey boşboğaz, ölümün elçisinden yüz çevirme!
-
هر که شیرین میزید او تلخ مرد ** هر که او تن را پرستد جان نبرد
- Tatlı yaşayan, sonunda acı öldü. Ten kaydında olan canını kurtaramadı.
-
گوسفندان را ز صحرا میکشند ** آن که فربه تر مر آن را میکشند
- Koyunları kırdan sürer getirirler; hangisi daha besli ise onu keserler.
-
شب گذشت و صبح آمد ای تمر ** چند گیری این فسانهی زر ز سر
- Gece geçti, sabah oldu. Sen ne vakte kadar bu altın masalını yeni baştan söyleyip duracaksın?
-
تو جوان بودی و قانعتر بدی ** زر طلب گشتی خود اول زر بدی 2305
- Gençken daha kanaatliydin; şimdi altın istiyorsun, halbuki sen önceden altındın.
-
رز بدی پر میوه چون کاسد شدی ** وقت میوه پختنت فاسد شدی
- Üzümlerle dolu bir asmaydın; nasıl oldu da kesada uğradın; üzümün tam olacakken bozulup gittin?
-
میوهات باید که شیرینتر شود ** چون رسن تابان نه واپستر رود
- Meyvanın günden güne daha tatlı olması lâzım.İp eğirenler gibi gerisin geriye gitmenin lüzumu yok!
-
جفت مایی جفت باید هم صفت ** تا بر آید کارها با مصلحت
- Sen bizim eşimizsin; işlerin başarılması için eşlerin aynı huyda olmaları lâzımdır.
-
جفت باید بر مثال همدگر ** در دو جفت کفش و موزه در نگر
- Eşlerin birbirine benzemesi lâzım. Ayakkabı ve mestin çiftlerine bir bak!
-
گر یکی کفش از دو تنگ آید بپا ** هر دو جفتش کار ناید مر ترا 2310
- Ayakkabının bir teki ayağa biraz dar gelirse ikisi de işine yaramaz.