English    Türkçe    فارسی   

1
2307-2316

  • میوه‌‌ات باید که شیرین‌‌تر شود ** چون رسن تابان نه واپس‌‌تر رود
  • Meyvanın günden güne daha tatlı olması lâzım.İp eğirenler gibi gerisin geriye gitmenin lüzumu yok!
  • جفت مایی جفت باید هم صفت ** تا بر آید کارها با مصلحت‌‌
  • Sen bizim eşimizsin; işlerin başarılması için eşlerin aynı huyda olmaları lâzımdır.
  • جفت باید بر مثال همدگر ** در دو جفت کفش و موزه در نگر
  • Eşlerin birbirine benzemesi lâzım. Ayakkabı ve mestin çiftlerine bir bak!
  • گر یکی کفش از دو تنگ آید بپا ** هر دو جفتش کار ناید مر ترا 2310
  • Ayakkabının bir teki ayağa biraz dar gelirse ikisi de işine yaramaz.
  • جفت در یک خرد و آن دیگر بزرگ ** جفت شیر بیشه دیدی هیچ گرگ‌‌
  • Kapı kanadının biri küçük, diğeri büyük olur mu? Ormandaki aslana kurdun çift olduğunu hiç gördün mü?
  • راست ناید بر شتر جفت جوال ** آن یکی خالی و این پر مال مال‌‌
  • Bir gözü bomboş, öbürü tıka basa dolu olsa hurç, devenin üstünde doğru duramaz.
  • من روم سوی قناعت دل قوی ** تو چرا سوی شناعت می‌‌روی‌‌
  • Ben sağlam bir yürekle kanaat yolunda gidiyorum; sen neye kınama yolunu tutuyorsun?”
  • مرد قانع از سر اخلاص و سوز ** زین نسق می‌‌گفت با زن تا به روز
  • Kanaatkâr adam ihlâsla, yüreği yanarak sabaha kadar karısına bu yolda sözler söyledi.
  • نصیحت کردن زن مر شوی را که سخن افزون از قدم و از مقام خود مگو لم تقولون ما لا تفعلونکه این سخنها اگر چه راست است این مقام توکل ترا نیست و این سخن گفتن فوق مقام و معامله‌‌ی خود زیان دارد و کبر مقتا عند الله باشد
  • Bedevi karısının, kocasına “ Lime tekulûne mâ lâ tef’alûn denmiştir.Haddinden fazla söz söyleme. Bu sözler doğru olmakla beraber bu tevekkül makamı, senin makamın değildir. Makamından ve işinden yukarı söz söylemek, sana ziyan verir. “ Kebüre makten indallah “ hükmü zuhur eder, diye nasihat vermesi
  • زن بر او زد بانگ کای ناموس کیش ** من فسون تو نخواهم خورد بیش‌‌ 2315
  • Kadın ona haykırdı: “Ey namustan gayri bir şeyi olmayan, artık bundan fazla senin afsununu istemem.
  • ترهات از دعوی و دعوت مگو ** رو سخن از کبر وز نخوت مگو
  • Yürü git. Gayri bu davadan bahsetme; kibir ve azamete dair saçma sapan şeyler söyleyip durma!