گر نبودی دام او افسون مار ** کی فسون مار را گشتی شکار
Yılanın afsunu, yılancıya tuzak olmasaydı yılanın afsununa aldanır, onunla meşgul olur muydu?
مرد افسونگر ز حرص کسب و کار ** در نیابد آن زمان افسون مار2335
Afsuncu, kazanç hırsına düşünce yılanın kendisini afsunladığını anlamaz.
مار گوید ای فسونگر هین و هین ** آن خود دیدی فسون من ببین
Yılan “ Ey afsuncu, kendine gel. Kendi hünerini gördün, bir de benim afsunumu gör!
تو به نام حق فریبی مر مرا ** تا کنی رسوای شور و شر مرا
Sen beni Hak’kın adıyla afsunladın, bu suretle de beni halka rüsvay etmek istedin.
نام حقم بست نه آن رای تو ** نام حق را دام کردی وای تو
Beni Hak’kın adı bağladı, senin tedbirin değil. Hakk’ın adını tuzak yaptın, yazıklar olsun sana!
نام حق بستاند از تو داد من ** من به نام حق سپردم جان و تن
Senden benim hakkımı Tanrının adı alacak. Ben canımı da Tanrı adına ısmarladım, tenimi de.
یا به زخم من رگ جانت برد ** یا که همچون من به زندانت برد2340
Tanrı adı, beni yaraladığın için ya can damarını koparsın, yahut seni de benim gibi mahsup etsin!” der.
زن از این گونه خشن گفتارها ** خواند بر شوی جوان طومارها
Kadın bu yolda sert sözlerle genç kocasına tomarlar okudu.
نصیحت کردن مرد مر زن را که در فقیران به خواری منگر و در کار حق به گمان کمال نگر و طعنه مزن بر فقر و فقیران به خیال و گمان بینوایی خویشتن
Erkeğin, karısına “ Yoksullara hor bakma, Tanrı’nın işine noksan isnadetme, kendi yoksulluğunla vehimlenip hayallenerek yoksulu ve yoksulluğu kınama “ diye nasihat etmesi
گفت ای زن تو زنی یا بو الحزن ** فقر فخر آمد مرا بر سر مزن
Bedevi dedi ki: “ Ey kadın, sen kadın mısın, yoksa hüzün ve keder atası mı? Yoksulluk, benim için iftihar edilecek bir şeydir; başıma kakma!
مال و زر سر را بود همچون کلاه ** کل بود او کز کله سازد پناه
Mal ve para başta külâh gibidir. Külâha sığınan, keldir.