-
مال و زر سر را بود همچون کلاه ** کل بود او کز کله سازد پناه
- Mal ve para başta külâh gibidir. Külâha sığınan, keldir.
-
آن که زلف جعد و رعنا باشدش ** چون کلاهش رفت خوشتر آیدش
- Kıvırcık ve güzel saçları olan kişiye gelince: külâhı giderse ona daha hoş gelir.
-
مرد حق باشد به مانند بصر ** پس برهنهش به که پوشیده نظر 2345
- Tanrı eri göz gibidir. Gözün kapalı olmaktansa, açık olması daha iyidir.
-
وقت عرضه کردن آن برده فروش ** بر کند از بنده جامهی عیب پوش
- Esirci, esiri satarken ayıp örten elbiseyi soyar.
-
ور بود عیبی برهنه کی کند ** بل به جامه خدعهای با وی کند
- Esirin bir kusuru olursa hiç onu soyar mı? Soyması şöyle dursun, bir hile ile ne yapıp yapar, onu elbiseyle gösterir.
-
گوید این شرمنده است از نیک و بد ** از برهنه کردن او از تو رمد
- “Bu; iyiden, kötüden, olur olmaz şeyden utanır. Soyarsam utanıp senden ürker” der.
-
خواجه در عیب است غرقه تا به گوش ** خواجه را مال است و مالش عیب پوش
- Zengin, kulağına kadar ayıp içine dalmıştır: fakat malı vardır ve mal ayıbını örter.
-
کز طمع عیبش نبیند طامعی ** گشت دلها را طمعها جامعی 2350
- Tamahkâr tamahı yüzünden zengin ayıbını görmez. Tamahkâr bütün gönülleri kaplar.
-
ور گدا گوید سخن چون زر کان ** ره نیابد کالهی او در دکان
- Yoksul, halis altın gibi sevilse yine kumaşı, dükkâna yol bulmaz, sözünü kimse dinlemez.
-
کار درویشی ورای فهم تست ** سوی درویشی بمنگر سست سست
- Yoksulluk, senin anlayacağın şey değildir; yoksulluğa hor bakma;