-
صبر کن با فقر و بگذار این ملال ** ز آن که در فقر است عز ذو الجلال
- Yoksulluğa sabret, bu gamı, gussayı bırak. Çünkü ululuk sahibi Tanrı’nın yüceliği yoksulluktur.
-
سرکه مفروش و هزاران جان ببین ** از قناعت غرق بحر انگبین 2375
- Sirke satmada kanaat yüzünden bal denizine gark olmuş binlerce can gör.
-
صد هزاران جان تلخی کش نگر ** همچو گل آغشته اندر گل شکر
- Yoksulluk acılığı çeken yüz binlerce cana bak... Gül gibi gülbeşekere karışmış, o lezzetle lezzetlenmişler.
-
ای دریغا مر ترا گنجا بدی ** تا ز جانم شرح دل پیدا شدی
- Ah yazık; sende kavrayacak kabiliyet olsaydı da, canımdan gönül şem’ası zuhur etseydi!
-
این سخن شیر است در پستان جان ** بیکشنده خوش نمیگردد روان
- Bu söz can memesinde süttür. Emen olmadıkça güzelce akmıyor.
-
مستمع چون تشنه و جوینده شد ** واعظ ار مرده بود گوینده شد
- Dinleyen susuz ve arayıcı olursa vâzeden ölü bile olsa söyler.
-
مستمع چون تازه آمد بیملال ** صد زبان گردد به گفتن گنگ و لال 2380
- Dinleyen yeni gelmiş ve usanmamış olursa dilsiz bile sözde bülbül kesilir.
-
چون که نامحرم در آید از درم ** پرده در پنهان شوند اهل حرم
- Kapımdan içeri namahrem girince harem halkı, perde arkasına girer, gizlenir.
-
ور در آید محرمی دور از گزند ** بر گشایند آن ستیران رویبند
- Zararsız ve mahrem birisi gelince de o kendilerini gizleyen mahremler, yüzlerindeki peçeleri açarlar.
-
هر چه را خوب و خوش و زیبا کنند ** از برای دیدهی بینا کنند
- Bütün güzel, hoş ve yaraşan şeyler, gören göz için yapılır.