English    Türkçe    فارسی   

1
2377-2386

  • ای دریغا مر ترا گنجا بدی ** تا ز جانم شرح دل پیدا شدی‌‌
  • Ah yazık; sende kavrayacak kabiliyet olsaydı da, canımdan gönül şem’ası zuhur etseydi!
  • این سخن شیر است در پستان جان ** بی‌‌کشنده خوش نمی‌‌گردد روان‌‌
  • Bu söz can memesinde süttür. Emen olmadıkça güzelce akmıyor.
  • مستمع چون تشنه و جوینده شد ** واعظ ار مرده بود گوینده شد
  • Dinleyen susuz ve arayıcı olursa vâzeden ölü bile olsa söyler.
  • مستمع چون تازه آمد بی‌‌ملال ** صد زبان گردد به گفتن گنگ و لال‌‌ 2380
  • Dinleyen yeni gelmiş ve usanmamış olursa dilsiz bile sözde bülbül kesilir.
  • چون که نامحرم در آید از درم ** پرده در پنهان شوند اهل حرم‌‌
  • Kapımdan içeri namahrem girince harem halkı, perde arkasına girer, gizlenir.
  • ور در آید محرمی دور از گزند ** بر گشایند آن ستیران روی‌‌بند
  • Zararsız ve mahrem birisi gelince de o kendilerini gizleyen mahremler, yüzlerindeki peçeleri açarlar.
  • هر چه را خوب و خوش و زیبا کنند ** از برای دیده‌‌ی بینا کنند
  • Bütün güzel, hoş ve yaraşan şeyler, gören göz için yapılır.
  • کی بود آواز چنگ و زیر و بم ** از برای گوش بی‌‌حس اصم‌‌
  • Çengin zir ve bem nağmeleri, nasıl olurda sağır kulak için terennüm edilir?
  • مشک را بی‌‌هوده حق خوش دم نکرد ** بهر حس کرد او پی اخشم نکرد 2385
  • Tanrı, miski beyhude yere güzel kokulu yapmadı? Koku duyan için yarattı; koku almayan için değil.
  • حق زمین و آسمان بر ساخته ست ** در میان بس نار و نور افراخته ست‌‌
  • Hak, yeri, göğü yaratmış, aralarında da bir çok nur ve nâr yüceltmiştir.