English    Türkçe    فارسی   

1
2413-2422

  • می‌‌نهم پیش تو شمشیر و کفن ** می‌‌کشم پیش تو گردن را بزن‌‌
  • Kılıçla kefeni huzuruna koyuyorum; önüne boynumu uzatıyorum; vur!
  • از فراق تلخ می‌‌گویی سخن ** هر چه خواهی کن و لیکن این مکن‌‌
  • Acı ayrılıktan gem vuruyorsun. Ne istersen yap, fakat bunu yapma!
  • در تو از من عذر خواهی هست سر ** با تو بی‌‌من او شفیعی مستمر 2415
  • Gönlünde benim için gizlice bir özür dileyici vardır ki o, ben olmasam da bana şefaat edip durur.
  • عذر خواهم در درونت خلق تست ** ز اعتماد او دل من جرم جست‌‌
  • Gönlündeki o özür dileyicim senin huyundur. Ona güvendiğimden gönlüm, kendisine suç aradı.
  • رحم کن پنهان ز خود ای خشمگین ** ای که خلقت به ز صد من انگبین‌‌
  • Ey ahlâkı yüz batman baldan daha güzel, daha tatlı olan kızgın adam! Sen de bana gönlünden ve gizlice merhamet et.”
  • زین نسق می‌‌گفت با لطف و گشاد ** در میانه گریه‌‌ای بر وی فتاد
  • Bu suretle güzel, açık açık söylerken kadına bir ağlamadır geldi.
  • گریه چون از حد گذشت و های های ** زو که بی‌‌گریه بد او خود دل ربای‌‌
  • Ağlaması bile yüzünün güzelliğiyle gönülleri cezbeden o güzelin, hüngür hüngür ağlaması haddinden aşınca.
  • شد از آن باران یکی برقی پدید ** زد شراری در دل مرد وحید 2420
  • O gözyaşı yağmurundan bir yıldırım zuhur etti, o naziri bulunmayan erin gönlüne bir kıvılcım sıçradı.
  • آن که بنده‌‌ی روی خوبش بود مرد ** چون بود چون بندگی آغاز کرد
  • Adamın, güzel yüzüne kul olduğu dilber, kulluğa başlarsa hal ne olur, insan ne hale gelir?
  • آن که از کبرش دلت لرزان بود ** چون شوی چون پیش تو گریان شود
  • Azametinden yüreğini oynatan, kibirinden seni tir tir titreten sevgili, gözünün önünde ağlamaya başlarsa ne hale girersin?