-
آن که از کبرش دلت لرزان بود ** چون شوی چون پیش تو گریان شود
- Azametinden yüreğini oynatan, kibirinden seni tir tir titreten sevgili, gözünün önünde ağlamaya başlarsa ne hale girersin?
-
آن که از نازش دل و جان خون بود ** چون که آید در نیاز او چون بود
- Naz ve istiğnası ile can ve gönülleri kan haline getiren güzel, niyaza girişirse hal ne olur?
-
آن که در جور و جفایش دام ماست ** عذر ما چه بود چو او در عذر خاست
- Cevrü cefası, bize tuzak olan dilber, özür dilemeye kalkışırsa biz ne mazeret bulabilir, ne söyleyebiliriz?
-
زين للناس حق آراسته ست ** ز آن چه حق آراست چون دانند جست 2425
- Züyyine linnâs, hükmünce Tanrı’nın insanlar için bezediği şeylerden halk, nasıl kurtulabilir?
-
چون پی یسکن الیهاش آفرید ** کی تواند آدم از حوا برید
- Tanrı; kadını erkeklere munis olmak üzere yarattı. Âdem nasıl olurda Havva’dan ayrılabilir?
-
رستم زال ار بود وز حمزه بیش ** هست در فرمان اسیر زال خویش
- Kişi yiğitlikte Zâloğlu Rüstem bile olsa Hamza’dan bile ileri geçse yine hükmetme hususunda karısının esiridir.
-
آن که عالم مست گفتش آمدی ** کلمینی یا حمیراء میزدی
- Âdem sözlerinden âlemin sarhoş olduğu Muhammed bile “Kellimîni ya Humeyrâ” derdi.
-
آب غالب شد بر آتش از نهیب ** آتشش جوشد چو باشد در حجاب
- Gerçi zâhiren su, ateşten üstündür; fakat bir kaba konunca ateş, onu fıkır fıkır kaynatır.
-
چون که دیگی حایل آید هر دو را ** نیست کرد آن آب را کردش هوا 2430
- İkisinin arasında bir tencere, bir çömlek oldu mu ateş, o suyu yok eder, hava haline getirir.
-
ظاهرا بر زن چو آب ار غالبی ** باطنا مغلوب و زن را طالبی
- Görünüşte su nasıl ateşten üstünse, sen de kadından üstünsün; fakat hakikatte ona mağlûpsun, sen onu istemektesin.