English    Türkçe    فارسی   

1
2429-2438

  • آب غالب شد بر آتش از نهیب ** آتشش جوشد چو باشد در حجاب‌‌
  • Gerçi zâhiren su, ateşten üstündür; fakat bir kaba konunca ateş, onu fıkır fıkır kaynatır.
  • چون که دیگی حایل آید هر دو را ** نیست کرد آن آب را کردش هوا 2430
  • İkisinin arasında bir tencere, bir çömlek oldu mu ateş, o suyu yok eder, hava haline getirir.
  • ظاهرا بر زن چو آب ار غالبی ** باطنا مغلوب و زن را طالبی‌‌
  • Görünüşte su nasıl ateşten üstünse, sen de kadından üstünsün; fakat hakikatte ona mağlûpsun, sen onu istemektesin.
  • این چنین خاصیتی در آدمی است ** مهر حیوان را کم است آن از کمی است‌‌
  • Böyle bir hassa ancak Âdemoğlundadır. Çünkü insanda muhabbet vardır. Hayvanın muhabbeti azdır ve bu da onun nâkıs olmasından ileri gelmiştir.
  • در بیان این خبر که انهن یغلبن العاقل و یغلبهن الجاهل‌‌
  • Kadınlar, akıllı kişiye galebe ederler, fakat cahil kişi onlara galip olur
  • گفت پیغمبر که زن بر عاقلان ** غالب آید سخت و بر صاحب دلان‌‌
  • Peygamber dedi ki: “Kadınlar; akıllı kişilere ehli dil olanlara fazlasıyla galip olurlar.
  • باز بر زن جاهلان چیره شوند ** ز آن که ایشان تند و بس خیره روند
  • Fakat cahiller, kadına galebe ederler.” Çünkü onlar sert ve kaba muameleli olurlar.
  • کم بودشان رقت و لطف و وداد ** ز آن که حیوانی است غالب بر نهاد 2435
  • Onlarda acıma, lûtfetme, sevme azdır. Çünkü tabiatlarında, yaradılışlarında hayvanlık üstündür.
  • مهر و رقت وصف انسانی بود ** خشم و شهوت وصف حیوانی بود
  • Sevgi ve acıma, insanlık vasfıdır; hiddet ve şehvetse... hayvanlık vasfıdır.
  • پرتو حق است آن معشوق نیست ** خالق است آن گوییا مخلوق نیست‌‌
  • Kadın, Hak nurudur, sevgili değil... Sanki yaratıcıdır, yaratılmış değildir!
  • تسلیم کردن مرد خود را به آن چه التماس زن بود از طلب معیشت و آن اعتراض زن را اشارت حق دانستن: بنزد عقل هر داننده‌‌ای هست که با گردنده گرداننده‌‌ای هست‌‌
  • O adamın kendisini karısına teslim etmesi, kadının istek ve itirazını Hakk’ın emri bilmesi… Dönen bir şeyi bir döndürenin bulunduğu, her bilene göre alken sabittir
  • مرد ز آن گفتن پشیمان شد چنان ** کز عوانی ساعت مردن عوان‌‌
  • Avamdan olan birisinin ölüm anında avamlıktan pişman olması gibi o bedevî de söylediğine pişman oldu.